TEBRİZ, KÜLTÜR VE İSYANIN KENTİ


TEBRİZ

Gezi tarihi:01-02.09.2017

TEBRİZ’İN ÖZGÜR KIZLARI

Kapalı çarşının duvarına paralel yaya yolundan yürüyordum, Tebriz sokaklarına atmıştım gene kendimi. Ekim ayı güzeldi buralarda, “iyi ki bu ayı seçmişim” dedim kendi  kendime. İki genç hanım banka oturmuş sohbet etmekte, hatta keyifli keyifli kıkırdamaktalar. Dikkati çekecek kadar, hatta sohbet etmeyi istettirecek kadar içten gülüşmeleri.
Yanaştım, “oturabilir miyim?”. O güzel Azeri lehçeleriyle “hoşgelmişsiniz, nereden gelirsiniz?” diye sordular. “İstanbul” diye cavep verdim. İstanbul’un adını duyunca gözleri parladı ikisinin de. Görmek istedikleri yegane şehir  İstanbul. “Gelin” dedim, “siz bizi konuk ediyorsunuz, biz de sizi konuk edelim.” Konu konuyu açtı derken biri dedi ki “Jonathan Livingston gibi uçmak isterdim, kimse bana ne yapacağımı, ne giyeceğimi, ne söyleyeceğimi buyurmasın. Hani şu Demokles varmış ya, işte onun kılıcı niye tepemizde sallanır durur ki? İki tane zavallı kızın kuş gibi uçmasından ne zarar gelir ki?”. Tam cevap verecektim, omuzuma çarpan birinin sarsmasıyla fotoğraf makinamı elimden düşürmemek için silkelendim. İki güzel kızın fotoğrafını çekerken hayallere dalmışım meğer ve anladım ki bu hikayeyi aslında ben zihnimden geçirmemişim,  kızın gözleri anlatmış bana.   


Tebriz’in gözleri konuşan kızları….Uçun güzel kızlar, hiçbir şey size engel olmasın










TEBRİZ’E GENEL BAKIŞ

Asla yabancılık çekmeyeceğiniz bir şehir Tebriz. Herkes Azeri Türkçesi konuştuğu için son derece konforlu geliyor insana. Genel İran yazımda da bahsettiğim gibi, yabancı bir ülkede ana dilinizin konuşulması ne büyük konformuş meğer. İngilizler nereye giderse gitsin, meğer konfor içinde yüzüyorlarmış. Tebriz Doğu Azerbaycan Eyaletinin yönetim merkezi. Azerbaycan deyince kafanız karışmasın, bu isim aslında büyük bir coğrafi alanın da adı aynı zamanda. Van-Tebriz arasında karayolu ile turistik ve ticari amaçla gezi yapan çok kişi var, mesafe yaklaşık 320 km civarında. Birkaç ay önce Van’a gittiğimde şehirde çok fazla İranlı görmüştüm ve büyük bir kısmı Tebriz’den geldiklerini söylemişlerdi. Gördüğüm kadarıyla Van’a turizm canlılığı getirmişlerdi.



Tebriz’den sokak görüntüsü….. 







Tebriz’in adının nereden geldiğine dair hikayeyi de paylaşmak isterim. Harun Reşid’in hanımı Zübeyde Hanım hastalanınca bu bölgedeki kaplıcalara getirmişler ve hatun kişi sağlığına kavuşmuş.Bu olaydan esinlenerek şehir adını TABRİŞ yani ateş döken kelimesinden almış. Diğer bilgi ise Ermenice kelime olan TEVRAŞ’tan şehrin adını aldığı. Tevraş dağların arasına sıkışmış yer demek.

Tebriz hem ticaret anlamında hem de kültürel anlamda önemli şehirlerden biri. Bu özelliğini antik çağlardan buyana koruyor. Bir zamanlar Safevilere de başkentlik etmiş. 1905-1911 yıllarındaki İran devriminde de Tebriz önemli rol oynamış, siyasi kişiliği olan bir şehir. Bu şehirin ilk sinema ve ilk kütüphaneye sahip olması da kültürel önemini ispat etmekte. Gezilecek hayli fazla yer var. Bir de sokaklarda sohbet edin, gayet konuşkan ve son derece güleryüzlü insanlar. Caddelerde ilk dikkatimi çeken, erkeklerin büyük bir kısmının siyah gömlek giymesiydi, tabi anlamakta gecikmiyor insan, Aşura ayındaydık ve  Hüseyin için matem tutmaktaydılar. Ayrıca diğer şehirlerde olduğu gibi burada da meydanlara, çarşılara siyah bayrak ve dövizler asılmıştı. Tahran da ise daha ilginç bir şey oldu, kapalı çarşıda planlamadığımız halde, yas ritüelinin içine düştük. Bu merasim detayını Tahran yazımda paylaşıyor olacağım.



Tebriz sokakları….caddelerin bazılarında böyle heykeller sizi selamlıyor… 








Şehir içinde gezdiren otobüste Ebru Gündeş ve Filiz Akın’a ait posterler vardı. Bindiğimiz otobüs de pek süslüydü.  Tebriz ilk USD-Toman alış-verişi yaptığım yer oldu ve birkaç dövizciye fiyat sormadan para bozdurmayın, hatta iyi kur veren de bile tekrar pazarlık yapın diyor tecrübem. Bankalarda para bozdurmayın, komisyon aldıkları için zarar edersiniz diye sıkı sıkı tembihlendiğim için, bankaya uğramadım.

TEBRİZ’DE GEZİLECEK YERLER

MAKBERETÜŞ ŞUARA- ŞAİR ANITI

Şehriyar mahlası ile eserlerini yazan Muhammet Hüseyin Behçet Tebrizi adına yapılmış anıt aslında edebiyata, şiire gönül vermiş sanatçılara bir teşekkür niteliğinde. İçeride Şehriyar’ın kendi sesinden şiirlerini dinleyebilirsiniz. Eğer merak ediyorsanız “Heyder Babaya selam” eserine internet üzerinden ulaşıp, kendi sesinden dinleyebilirsiniz.  Tebriz’in pek çok önemli sanatçı, felsefeci, edebiyatçı çıkartmış şehir olduğunu bilmek, havasını solumak için başka bir sebep aslında. Örneğin Şems’de bu şehirde dünyaya gelmiş. Anıt mezar çok yıkık durumdaymış ve onarılarak, ziyaret edilebilir hale getirilmiş. Anıtın içinde Şehriyar’a ait fotoğrafları, eserlerini inceleyip, kendi sesinden yayınlanan şiirlerini dinleyebilirsiniz.


Anıtın dışarıdan görüntüsü…… 








Anıtın iç mekanı……








1906-1988 yılları arasında yaşamış Şehriyar’ın seramik portresi……







KAÇAR MÜZESİ (AMİR NİZAM EVİ)

1794-1925 yılları arasında hüküm sürmüş Kaçar Hanedanlığı dönemine ve İran sanatına ait eserlerin sergilendiği müze-ev. Müzede gerçekten çok güzel işlenmiş cam objeler, aydınlatmalar, süs eşyalarını bir arada görmeniz mümkün.  Silah kolleksiyonu da ilginç. Müze içinde süs objelerine bezeme ve boyama  yapan hanım sanatçılar da var. Nasıl işçilik yapıldığını merak ediyorsanız, sessizce seyretmeniz mümkün. Mekanın camlarının vitray detayları da ayrı güzellik sunuyor.   


Kaçar Müzesi dış mekan. Binanın tüm pencerelerinin can bölümleri vitray işi….







Müzenin vitray camından Tebriz sokağı…..










Vitray detayı…..








Süs objelerine bezeme ve boyama yapan müze içindeki hanım sanatçılardan biri. Çalışmasını seyredebilirisiniz, konsantrasyonu hiç bozulmuyor. Ayrıca çalışmalarından satın alma şansınız da var…..





GÖK MESCİT (MAVİ MESCİT)

Değişimin, kültürün, ibadetin ve eğitimin merkezi olan mescit Karakoyunlu dönemi eseri olup, Moğol istilası sırasında zarar görmüş. Ayrıca depremlerde de ana kubbe ve bazı bölümler ciddi hasar görmüş. Halen restorasyonu devam etmekte. Duvar ve tavan çinilerindeki yazılarda değişik yazım teknikleri kullanılmış. Ayrıca yapının inşasında kullanılan tuğlalar da son derece estetik şekilde biraraya getirilmiş. Gök (mavi demek) Mescit’e ait biraz fazlaca fotoğraf paylaşmak isterim. Ayrıca mescidin tarihi ve mimari stili ve detayları ile ilgili http://www.iranicaonline.org/articles/tabriz-x-monuments linkine internetten ulaşarak bilgi almanız mümkün. 


Gök Mecsit Tebriz, dışarıdan görünüm……









Mescidin incelikli tuğla işlemeleri.Tavan kısmındaki mavi renk detayı ise ayrı bir güzellik…… 










Ahşap kapı kanatlarından biri……











Tuğla işçiliğinin en güzel halleri……












Gök Mecsit Tebriz ana girişi. Tuğla ve çini işçiliğinin harmonisi çok can alıcı….









Çini işçiliğinin başka örneği…..








Çini işçiliğinin başka bir örneği daha….








Gök Mescit Tebriz iç mekan görüntüsü……








Gök Mescit iç mekan görüntüsü. Arka planda ayakta duran gezgin botlar ben 😊









Maalesef sevmediğim bir görüntü. Gök Mescidin hemen dibine inşaat yapılıyor. Neden böyle şeylere izin verilir hiç anlamam. Bu işlerden kendi memleketimde de tarihi eserler çok muzdarip. Bu fotoğrafı yayınlarken gene aklıma geldi, bizim canım turistik bölgemiz SİDE. Antik şehrin tüm yapıları sonradan yapılan otel, bar, restorantların arasında kalmış vaziyette. İç içe tüm antik ve yeni yapılar. Bir yere kadar yapıldı hadi anlamaya çalışıyorum. Ama bir tarihten sonra antik kentin göbeğine inşaat yapılmasına  izin verilmesi çok hazin geliyor bana. 1980 li yılların başlarında SİDE’ye ilk gittiğimde koca otobüs bir antik kapıdan geçip, gene antik kent olan alanın ortasına girip, yolcu indirmişti. Meğer orası otogarmış. Pes dediğim anlardan birisiydi. Neyse uzatmayım….  


AZERBAYCAN MÜZESİ

Müzenin inşasını Fransızlar gerçekleştirmiş. İran topraklarında bulunmuş tarihi eserler sergileniyor. Ayrıca el yazması kitaplar mevcut. Müze 3 katlı. En üst katında değişik objelere yer verilmiş. Bu katta duvarlara İran   tarihini kronolojik olarak görebileceğiniz şekilde çok büyük boyutta haritalar asılmış. Giriş katında diğer sergilenen objeler arasında en dikkati çeken 2 tanesi var ki biri mermerden yapılmış bir tablo. Diğeri ise camekan içinde sergilenen birbirine dönük vaziyette gömülü halde bulunan 2 bedene ait iskelet, aşıklar iskeleti diye anılıyor ya da sonsuz aşk. Fotoğraflarının yanına detaylarını yazacağım. Alt katta ise metalden yapılmış çok güzel heykeller var. Fotoğraflarının yanına detayları yazdım.  http://tebaren.org/?p=798  Bu siteden de Azerbaycan Müzesinde bulunan objeler ve Tebriz bölgesinin tarihçesine ait ilginç bilgiler bulabilirisiniz. Göz atmanızı tavsiye ederim. 


Azerbaycan müzesi Tebriz’de giriş katında buluna Bismillah yazılı mermer tablo. Tablo 8 yılda bitirilmiş ve 3000 kg ağırlığında. 200 sene önce yapıldığı bildirildi. 






Mermer tablonun detayı…..








Sonsuz aşk. Kadın kendini huzursuz hissetti, bilemedi niye böyle olduğunu. Yattığı yerden eşine döndü, anladı ki o da uyumuyordu. Konuşmaya başladılar, kendilerini  boşlukta gibi hissediyorlardı, anlamlandıramadılar ama vardıkları sonuç içlerini huzurla doldurdu. Seviyorlardı birbirlerini, sonsuza kadar da seveceklerdi. Bu huzur verdi ikisine de ve uykuya daldılar. Sabah uyanamadılar, ta ki yüzlerce yıl sonra birbirine dönük uyuyan bu iki bedenin deprem görmüş şehrin altından arkeologlarca çıkartılıp, uyandırılmalarının zamanı gelinceye kadar. İşte o gün bugündür bu iki naif beden sonsuz aşkın simgesi oldu. İnsan bedenine ait iskeletler bu şekliyle çıkarılmış olup, M.Ö. 1200-800 yıllarına tarihlenmekte. ÖNEMLİ NOT: Sevgililerin hikayesi tarafıma aittir, fiktif olup, tarihi bir gerçekliği yoktur.   


Müzenin üst katında bulunan haritalardan bir örnek. İran ve civarı bölgenin tarihi kronolojisini rahatlıkla görebilirisiniz haritalardan…..







Azerbaycan Müzesinin alt katında bulunan metal döküm heykellerden bir örnek. Heykeller  1944 doğumlu sanatçı Ahad Hüzeyin’e ait. 1975-1980 yılları arasında yaptığı heykelleri Azerbaycan müzesine bağışlamış sanatçı……  








Heykellerin detaylarını yakından izlemenizi tavsiye ederim. Yüz ve elbise detayları çok güzel işlenmiş…..










İlle de özgürlük demiş sanatçı……










İnsan halleri; doğduk,bebektik, gençtik ve bilge olduk……. 







TEBRİZ KAPALI ÇARŞISI VE SOKAKLARI

Tebriz kapalı çarşısı altın, mücevher, gıda, baharat, tekstil, ev eşyaları, hediyelik eşyalar,süs eşyaları, halı, plastik eşyalar, temizlik ürünleri ve aklınıza gelebilecek diğer pek çok ürünü bulabileceğiniz bir çarşı. Dünyanın en büyük çarşıları kategorisinde olup, UNESCO Dünya Mirası listesindedir.  https://whc.unesco.org/en/list/1346 sitesine online olup, daha detaylı bilgi temin şansınız var. Tebriz Kapalı Çarşısının önemli olmasının asıl nedeni, şehrin  İpek Yolu üzerindeki önemli bir ticaret merkezi olması. Kapalı çarşı Marco Polo’nun bile kitabında önemle bahsettiği bir yapı. Çarşının dışında ise banklarda dinlenirken Tebriz sakinleri ile sohbet etme şansınız var. Çarşı içinde ilginç ve tanıdık gelecek gıdalara denk geleceksiniz. Tadımlık helva ve pastaneden bir şeyler alıp, dinlenirken tadına bakmanız şiddetle tavsiye edilir, benden söylemesi.   



Tebriz Kapalı Çarşısının tuğla tavanı….











Tebriz’de pastane. Ürünleri denemenizi tavsiye ederim….. 









Tebriz Kapalı Çarşı paça. Böylesini daha önce görmemiştim..







Tebriz Kapalı Çarşı, gevrek bir çeşit helva, tadı güzel, tavsiye ederim….








Tebriz sokaklarından hanım manzaraları….










Tebriz Kapalı Çarşı dış tarafında kalan vitrinlerden bir tanesi….







Tebriz sokaklarının heykelleri. Esnafların icra ettiği mesleklerin sembolize edildiği pek çok heykel görebilirisiniz….









Tebriz sokakları, aşura için aslımış döviz…..








Tebriz Belediye binası saat kulesi önü….







TEBRİZ KALESİ (ALİ ŞAH MESCİDİ)

Önemli bir eser olmakla beraber günümüze intikal eden kısmı azcık hayal kırıklığı yarattı bende. Çünkü Tebriz Kalesi deyince başka bir görsel hayal etmişim. Yapının yerinde ilk olarak Ali Şah adına inşa edilmiş mescit bulunmaktaymış. Mescidin izini kale kalıntısında da görebilirsiniz. Yapının mescit hali 8. yy. da inşa edilmiş, kale ise 500 sene öncesine tarihlenmekte ve inşasında tuğla kullanılmış. Günümüzde hemen yanında bir mescit mevcut. Kalenin bana göre ilginç yanı, bugün şehrin içinde öylece ayakta duruyor olması. Zafer takı edasıyla öylece ziyareti bekliyor. Devrim zamanında kalenin duvarları idamlara da şahit olmuş.


Tebriz’in tarihine tanıklık etmiş kalesi. Ziyaretim sırasında tadilat vardı. Kalenin idamlara da tanıklık etmesi biraz tuhaf hissetmeme sebep oldu açıkçası. 







Tebriz Kalesi’nin yanındaki mescit. Günümüzde de çininin kullanıldığını görmekteyiz.  








Kale’nin yanındaki mescidin bahçesinde sergilenen araç. Antika değeri olsa gerek.










ŞAH GÖLÜ PARKI

Kaçar Hanedanlığı döneminde yazlık saray amaçlı kullanılmış ve daha sonra Şah Pehlevi’de tekrar düzenlettirip, aynı amaçlı kullanıma devam etmiş. 1979 yılında Humeyni’nin başa geçmesi sırasında sarayı yıkmak için teşebbüste bulunanlar olmuş, ancak engellenebilmiş. Aslında zengin aileye ait oldukça büyük bir çiftlik evi edası var. Sarayın önündeki göl 12 metre derinliğe ulaşıyor ve doğal bir göl. Saray inşa edildiği dönemlerde etrafında tarım yapılmaktaymış. Şu an gölün etrafı yürüme yolu ile çevrilmiş ve yolun boyunca dinlenme alanları yapmışlar, ama biraz iptidai bir görümü var dinlenme alanının, okul sırası gibi oturma yerleri yapmışlar. Ayrıca küçük satış yapılan kiosklardan yiyecek almanız da mümkün. Haşlanmış bakla içi yedim dinlenirken, denenebilir.  Gölün kenarındaki saray ise şimdilerde restorant olarak işletiliyor.     


Restoran olarak kullanılan ve bir zamanlar Kacar Hanedanlarına ve sonrasında Pehlevi’ye de yazlık olarak ev sahipliği yapmış Şah Gölü Parkı’nın içindeki saray. Önünde ise doğal göl var ve zaten adını buradan alıyor.  




NAÇİZANE GÖZLEMLERİM, TAVSİYELERİM VE
KATILMASAM, GÖRMESEM DE ÖĞRENDİKLERİM

1-Kaldığınız otelden ya da bölgede bulacağınız turistik restoranlardan veya müze girişlerinden Tebriz haritası baştan temin ederseniz, turistik noktaları işaretlenmiş göreceksiniz. Böylece gezinizi daha iyi planlayabilirsiniz. 
2-Karikatür Müzesi’ni ziyaret etmedim ama değişik kaynaklardan edindiğim bilgiye göre Asya’daki tek ve dünyadaki 5.karikatür müzesiymiş. Gezilmeye değer ama vaktim yoktu.
3-Belediye Müzesinin bahçesinde dinlenme molası verebildim sadece. Ziyaret için açılmasını beklemem gerekiyordu ve vaktim olmadı.  Büyük saat kulesini dışarıdan görebiliyorsunuz. İçeride ise halı bölümünün güzel olduğunu söyledi daha önce ziyaret edenler. Napalım dedim, bir dahaki sefere kısmetse gezerim.
4- Rüzgarlar ülkesi Tebriz ziyaret ettiğim Ekim ayında ortalama 24-26 derece sıcaklığındaydı. Güneş batınca rüzgar başladı ve keşke kazak giyseydim dedirtti.
5-Tebriz’i gezerken şöyle bir sakinleyip, çarşı-Pazar alanına yakın yerlerde banklarda dinlenin. Dinlenirken yanıma gelen o kadar fazla Tebrizli oldu ki, çok güzel sohbet etme imkanım oldu. Nereye gidilmeli, ne yemeli, ne tavsiye ederler kendi şehirlerinde bilgi almak mümkün.
6-Tebriz’de 2 gün kaldım, imkanım olsa en az 3 tam günü ayırmış olmak isterdim. Aslında gezdiğim her şehirin hakkını vermek için en az 3-4 gün kalmak lazım diye düşünüyorum. Hem aylaklık yapmak hem de  şehri tanımak için 2 gün yetmiyor ama maalesef her zaman uzun süreli kalma imkanı olmuyor insanın.    


Seven bir arkadaşımın da dediği gibi “güzel şeyler”

Sevgiyle kalın


Mürüvet Gündüz
























































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder