DİLEK YARIMADASI - BÜYÜK MENDERES DELTASI MİLLİ PARKI


DİLEK YARIMADASI-BÜYÜK MENDERES DELTASI MİLLİ PARKI

Didim’e gitmişken Dilek Yarımadası’na gitmeden olmaz deyip, basitçe plan yapmaya başladık kardeşimle. Gitmeyi planladığımız yerin tam adı DİLEK YARIMADASI-BÜYÜK MENDERES DELTASI MİLLİ PARKI.
Gezi tarihimiz: 7 Eylül 2017

ULAŞIM

Haritaya bakıldığında Didim’den milli parka ulaşmanın en kestirme yolunun güneyden olabileceğinin düşünüyorsunuz. Bölgede yaşayanlara sorduğumuzda Söke’ye gidip, batıya yönelmemizi söylediler. Güneyden giriş var mı yok mu sorusuna ise maalesef net cevap alamadık.
Kısa yol için ısrarcıyız ya, bilse bilse Bay Google bilir deyip, arattırdık. Uydu haritasından yol çizdirdiğimizde güneyden giriş vermekle beraber, bu yolun araç için uygun olmadığına karar vermekte gecikmedik. Gezginin iç sesini dinlemesini gereken durumlar vardır ya, işte o iç ses “en kısa yol, bildiğin yoldur” diyordu. Araçla önce Söke’ye ulaşıp, buradan batıya yöneldik. Davutlar’a devam edip, tabelaları takiben Dilek Yarımadası’na ulaştık. Yol çok düzgün, Parka Davutlar ve Kuşadası’ndan kalkan dolmuşlarla da ulaşmak mümkün.

GENEL

Giriş Ücreti 2017
Yaya: 4,- TL  
Araç:12,- TL
Diğer tip araç için milli parkın ana sayfasından bakabilirsiniz.

Girişte biletimizi aldıktan sonra araca giderken baktım 2 yabancı turist yürüyerek gezmeye niyetli, gezgin olarak azıcık utanç hissettim. Aracı ağır ağır sürerek bu konuda gönlümüzü avutalım dedik ki, sincaplar bize merhaba demeye başladı…….
Parkta yapılacak çok fazla aktivite var; doğa yürüyüşü, bisiklet, yüzme, fotoğrafçılık, yaban hayatı keşfetme ve daha nicesi…….
Girişten hemen sonra ilk gördüğümüz seyir terasından manzarayı seyretmek için heyecanla durduk. Gerçekten heyecanlandığımıza değecek güzellikte……..





Seyir terasından manzara. Beni burada bıraksalar saatlerce manzara karşısında kitap okuyabilirim.  





KOYLAR

Milli Park içinde 4 adet koy var. Her koy için izlenimlerimi paylaşmak isterim.

KARASU KOYU: En sonuncu yani dördüncü koy. Giriş kapısına 11 km.
Çam ağaçlarının gölgesindeki bu koyda yüzdük. Su harika ve çok berrak. Serin sudan hoşlananlar için dinlendirici. Koyun sahil şeridi hayli uzun. Hafta sonunun kalabalığından çekindiğimiz için, özellikle hafta arası gittik ve gerçekten çok az ziyaretçi vardı.
Denize girilen bölümdeki çakıllar yassı hale gelmiş ve çıplak ayakla yürümek mümkün. Burada denize girerken biraz dikkat etmek gerekiyor, çünkü kıyıdan birkaç metre sonra deniz boyu geçiyor. Derin deniz sevenler için harika.
Koyda rahatsızlık veren tek şey yaban arılarıydı. Ama kovalamak için elinizi kolunuzu fazla hareket ettirmezseniz, agresifleşmiyorlar. Bu koya yıllar önce geldiğimde yaban arısı olduğunu hiç hatırlamıyorum. Dönemsel olma ihtimali var, gene de emin değilim.
-Kafe, duş, piknik masası ve şezlong var. (ücretli ve ücretsiz olmak üzere 2 çeşit. Ücretsiz olanlar ahşaptan ve sayı sınırlı).
-Deniz birkaç metre sonra boyu geçiyor.
-Çam ağaçlarının gölgesinde oturulabilir.
-Haylice yaban arısı var. Biz rahatsız olmadık ama arı sokmasına alerjisi olanlar için sorun olabilir.
-Yassı çakıl taşlarının form ve renkleri çok güzel ama lütfen koleksiyon malzemesi yapmayınız.


  
Yüzdüğümüz Karasu Koyu’ndan bir kare. Hemen derinleşiyor, tam bana göre 😊. Çok berrak, dinçlik veren tam kararında serinlik 😊 Ahşap şezlongları da görüyorsunuz.

  






Karasu Koyu’ndan diğer kare.









KAVAKLIBURUN (KALAMAKİ) KOYU: Üçüncü koy.  Girişe 9 km.
-Kafe, duş, şezlong ve piknik masası var.
-Deniz bu koyda da birkaç metre sonra boyu geçiyor ve tabi ki berrak.
-Denize girilen kısım yarı kum, yarı çakıl ve geniş.
-Yaban arısı var ama Karasu Koyun’daki kadar fazla değil.

AYDINLIK KOYU: İkinci koy. Girişe 5 km.
Biraz kalabalıktı bu koy. Giriş kapısına yakın olmasına bağladım.
-Kafe, duş, şezlong ve piknik masası var.
-Kumsalda gölge alan bulmak zor. Ağaçlar sahil şeridinin hayli gerisinde kalıyor.
-Bu koyda da deniz birkaç metre sonra derinleşiyor. Berraklığı şüphe götürmez elbet.
-Bu koyda yaban arısı yok denecek kadar azdı.
-Denize girilen kısım kumluk.

İÇMELER KOYU: Birinci koy. Girişe 1 km.
Hafta arası olmasına rağmen çok kalabalıktı. Girişe çok yakın olmasına ve arı olmamasına bağladım. Ama ileri doğru yürüyünce anladım ki asıl sebep, denizin bu koyda hem SIĞ hem de KUMLUK olması. Derin deniz sevmeyenler, yüzme sorunu olanlar ve küçük çocuğu olanlar için en ideal koy burası. Bu nedenle kalabalık bir koy. Hafta sonu ise iğne atsan düşmez olur gibime geliyor.
-Yeterince gölge alan var.
-Kafe, şezlong, piknik masası, duş ve çeşme var.
-Yaban arısı YOK bu koyda (insan kalabalığından barınamıyor da olabilirler.) 





Bu koyda gördüğüm ilginç bir mayo da dikkatimi çekti. Paylaşmadan edemeyeceğim. Yüzerlik sağlayan mayo. İnternette araştırdım, renkleri ve  bay- bayan modelleri bile mevcut. Face sayfamda hayli konusu döndü 






ZEUS MAĞARASI

Milli parkın ana kapısından girmeden önce yolun karşısına geçtiğinizde  ise ZEUS MAĞARASI’na ulaşıyorsunuz. Mutlaka vakit ayırın.

 Mayonuzu içinize giyip, havlunuzu da çantanıza atmanız önerimdir. Mağaraya araç yolu girişinden devamla 200-250 metrelik  yürüşle ulaşabiliyorsunuz. Mağarayı görmek için biraz kayalık alan tırmanmak gerekiyor. Tırmanmak dedimse, azıcık zorlu merdiven çıkar gibi, ama dikkat kayalar kaygan….Kayalardan zıplarken yankılı insan sesleri duymaya başlıyorsunuz. En yüksek kısma ulaşınca mağara sizi karşılıyor. Mağaranın girişi çok geniş ve zemininde yüzülecek genişlikte su birikintisi var. Tatlı ve tuzlu su karışıyormuş mağara zemininde ve obruk gibi alanı doldurunca bu havuz gibi alan ortaya çıkmış. Yüzenler olmasına rağmen çekinmeden suyun tadına baktım, tatlı kaynak suyu gibi değil ama susamış olsam maden suyu niyetine içerim diye düşündüm. Derinliğinin 15 metreye ulaştığı bildiriliyor. Fazla vaktimiz olmadığı için yüzemedim ama suya girenlere sordum ve oldukça serin, çok keyifli, denemeden gitmeyin dediler. Bir sonraki gelişimde mutlaka ZEUS MAĞARASI’nda yüzeceğime söz verdim kendi kendime.


NE YENİR NE İÇİLİR

Milli parkın içindeki koylarda ufak kafe restoran tarzı yerler var.  Buralarda yemek yemek mümkün. Tabi geniş bir menü beklemeyin. Ayrıca dışarıdan kendi yiyeceğinizi getirebilirsiniz. Mangal yakmak elbette yasak.

Didim tarafından gelenler için Söke tabelasına varmadan yol üzerinde,  sıra sıra çöp şiş yapan restorantlar var. İki ayrı yerde çöp şiş yedik ama öyle çok iyi değildi açıkçası. Tabi sırayla en az 10-12 çöp şiş yapan yer var. Aralarında iddialı olan varsa bile bu gidişimde keşfedemedim. Bir dahaki sefere bu civarda oturan bir arkadaşım var, onu arayıp, soracağım. Ben ce asıl iyi çöp şişçiler Selçuk ve Söke içindedir ve o bilir diye düşünüyorum.  Bu gidişimde Selçuk güzergahım dışıydı ama bir fırsat yaratıp, çöp şiş için gidilebilir diye düşünüyorum.

NAÇİZANE TAVSİYELERİM VE KATILMASAM, GÖRMESEM DE ÖĞRENDİKLERİM

1-Milli park içinde birkaç tane seyir terası var. Mutlaka mola verip, manzaranın keyfini çıkarın. Fotoğraf meraklıları için harika manzara kareleri çıkar. Fotoğraf için giriş ve dönüşte şansınızı ayrı ayrı deneyin derim. Güneş farklı açılarda iken çekim yapmak en güzeli 😊

2-Trekking merakınız varsa, güzel rotalar sizi bekliyor. Girişte temin edeceğiniz broşürde parkurların rotalarını rahatlıkla görebilirsiniz. Parka sonraki gelişimde önce bu rotalardan birinde yürüyüş yapıp, ardından Karasu Koyun’da yüzmeyi planlıyorum. Verilen bilgiye göre, doğa yürüyüşü öncesi kapıda form doldurup, bireysel olarak da etkinliğinizi yapabiliyorsunuz. Rotalar ortalama 17 km civarı. Parkur dışına kesinlikle çıkılmaması da sıkı sıkı tembihleniyor.




  

Tanıtım broşüründeki parkur haritası.













3-Bisiklet için de parkur var. Park tanıtım broşüründe rotaları görmek mümkün. Ayrıca bisiklet festivali de meraklıları bekliyor. Festival tarihini milli park sitesinden takip etmek gerekiyor.
4-Fotoğrafçılık merakınız varsa mutlaka makinanızı yanınıza alın derim. Amatör çekimler için izine gerek yok. Profesyonel çekimler için ise izin almak gerektiği bildiriliyor.
5-Kuş gözlem etkinliği de düzenleniyormuş. Takip edip, katılsam mı acaba diğer gelişimde?
6-Parkın içinden yürüyerek ulaşılamayacak koylar da görünüyor uydu haritasından. Bu koylara teknelerle ulaşmak mümkünmüş.
7-Yamaç paraşütü yapma imkanı da var. Ama anladığım kadarıyla düzenli olarak yapılan bir aktivite değil. Milli Park’a telefon ile ulaşıp, bilgi almak en güzeli…..

SON YAZACAKLARIM…..

Dilek Yarımadası Milli Parkı’na tekrar gelip, buraya yakın otellerin birinde konaklayıp, doğa harikası bu yerin keyfini çıkartmak lazım. Hatta en az 3 gün kalınabilir parkı keşfetmek için.  Sonraki ziyaretimde doğa yürüyüşü, Zeus Mağarası’nda yüzme deneyimi ve beni bekleyen hikayeleri mutlaka aktaracağım……..

Seven bir arkadaşımın da dediği gibi “güzel şeyler”.

Sevgiyle kalın…….

Mürüvet Gündüz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder