TÜPLÜ
DALIŞ-MAVİ TUR BİR ARADA
AĞUSTOS
2016-2017-2018
Cevat Şakir
Kabaağaçlı yeğeni Füreya Koral'ın yorgunluğunu gördüğünde, gümbür gümbür
gürleyen sesiyle,
"Seni Akdenizin sularında yıkamak lazım kız! Başka türlü dinlenemezsin," demişti.
"Akdenizin sularında yıka beni o zaman dayı," diye cevaplamıştı Füreyya ve mavi tur macerası böyle başlamıştı.
"Seni Akdenizin sularında yıkamak lazım kız! Başka türlü dinlenemezsin," demişti.
"Akdenizin sularında yıka beni o zaman dayı," diye cevaplamıştı Füreyya ve mavi tur macerası böyle başlamıştı.
Alıntı :
FÜREYA, Ayşe Kulin, Remzi Kitabevi
MAVİ TUR en
sevdiğim, tembelliğin doruğa vurduğu tatil. Olmazsa olmazı ahşap nazlı
görüntülü guletler. Birkaç sene üst üste
Akdeniz kıyılarımızda tüm mavi tur rotalarını aştım. Üstüne birkaç rotaya iki
kere gidince değişiklik olsa, ama ne olsa demeye başlamıştım ki; bir gün
facebook ta bir arkadaşlık teklifi aldım. İşte aradığım değişiklik sosyal
medyada ayağıma gelmişti. Ahmet
Durmaz’ın sayfasından http://www.jdiveturkey.com/index.php/tr/ sayfasına yönlendiğimde mavi tur
yaparken, guletten dalış da yapabileceğim teklif sunuyordu site.
Arayıp da
bulamadığım şeydi; liveboard gibi, ama
tam da öyle olmayan, istersem yoga bile yapabileceğim, ama asıl dalış için
organize edilmiş guletle mavi tur yapma düşüncesi. 2016 yılından bu yana da
müptelası oldum ve her yaz gidiyorum MSY
OKYANUS JD teknesinde dalış ve mavi tur yapmaya. Sayfasını incelerseniz size de
uygun dalışlı mavi tur bulmanız mümkün.
Dalış istiyorum
ama tecrübem yok, dalanları mı seyredeceğim sadece diye düşünmeyin.
Teknede dalış eğitimi de alabilirsiniz. Tekneye
gittim 2016 senesinde TEK YILDIZLI dalıcıydım ve üst seviye sertifika
istiyordum. 2017 senesinde teknede
akıntı, gece dalışı, pusula ile yön bulma ve advanced seviyesi için gerekli
olan diğer eğitimlerin pratiğini de yapıp, SSI ADVANCED (iki yıldıza denk
geliyor) sertifikamı aldım. Artık 30 mt ye dalabiliyorum. Tek yıldızım varken,
üst sertifikalı dalış arkadaşlarımı hep 16-18 mt den seyretmek zorunda kalıyordum.
Sadece mavi tur
hizmeti veren teknelerle hep Eylül veya Ekim aylarında tura çıkmışlığım vardı. Temmuz-Ağustos
ayında Akdeniz bölgesine gitmeyi hiç tercih etmememe rağmen MSY OKYANUS JD teknesine
yazın en sıcak zamanı gitseniz de karadan uzak olduğunuz için asla
bunalmıyorsunuz. Mayıs-Haziran ile
Eylül-Ekim aylarında zaten sıcaklık için söylenecek bir şey yok, son derece
keyifli iklim şartlarında, harika bir yolculuk sizi bekliyor.
Dalışlı Mavi Tur
deneyimi yaşamak isteyen varsa, buyurun efendim son 3 yıldır katıldığım
turlardan derlediğim fotoğraflar ve teknede günlük yaşam hikayeleri.
GENEL BAKIŞ
Turun ilk günü
tekne BOZBURUN limanında yolcuları bekliyor. Öğlen gelen de oluyor, akşam ya da
daha geç saatlerde tekneye ulaşan konuk da oluyor. Hem yurtdışından hem de
Türkiye’den katılımcılarla çok uluslu bir kimliği var teknenin. Kimi yolcular
da benim gibi, dalışlı mavi turun müdavimi olmuş.
Tekne konuklarını bekliyor. BOZBURUN Limanı’nda tekneye geçip, gelecek diğer konuklar
bekliyor ve geliş saatlerine de biraz bağlı olarak hemen denize
açılıyoruz. Tur BOZBURUN’dan başlayıp, karşı
kıyıya denk gelen DATÇA Limanı ve bu arada kalan körfezdeki koylarda geceleri
konaklayarak geçiyor. Duruma göre konaklama yapılan koylarda da dalış oluyor ya
da dalış noktasına gidip, sonrasında gecelemek için koya giriş yapılıyor.
Tekneye girişten
sonra size ayrılmış olan kamaranıza yerleşiyorsunuz. Tecrübe ile sabit duş,
lavabo ihtiyacı için kamaralar son derece konforlu. Uyumak için de gayet konforlu. Ama inanın hiçbir konuk
teknenin güverte üstünde, açık havada uyumak dururken, kabine gitmeyi tercih
etmiyor. YILDIZLARI sayarak uyumak dururken, kamarada ne işi olur insanın.
Yemek hazır,
afiyet olsun. Günde 3 öğün nefis menü ve ayrıca saat 17:00 de çay ve
atıştırmalıklarınız da hazır.
Teknede geceleri
neden kamarada uyunmadığını, güneşlenme ve uzanma alanının herkesin
battaniyesini kapıp, en stratejik gök gözleme yerini kapmaya çalıştığını
fotoğraftan anlamak mümkün. Şahsen, hep güverte üstündeyim, neredeyse tüm
konuklar gibi. Açık havada, yıldızları seyrederek önce hayallere, sonra uykuya
dalmak terapi gibi….
TEKNEDE DALIŞ
Genel olarak
günde 2 dalış olarak planlanıyor ama, bazen sabah erken dalışı ya da talep
gelmesi halinde gece dalışı olacaksa, günlük dalış adedi 3 olabiliyor. Dalış
öncesi mutlaka bilgilendirme (konukların hangi dil konuştuğuna bağlı olarak)
Almanca, Türkçe ve İngilizce olarak yapılıyor. Dalış yapılacak noktanın
özellikleri, en çok kaç mt’ye inileceği, kaç barla optimum çıkış yapılacağı ve
ortalama dalış süresi, dinlenme süreleri hakkında bilgi veriliyor. Haritalı
anlatımı iyi takip ederseniz, dalışta çok yararı oluyor. Tekne üstünde buddy
eşleştirmesi de yapılıyor ve ilk defa eşleştiyseniz buddy’niz ile aranızda kısa
bir işaret dili vb. konuşması yapmakta fayda var.
Körfezde dalış
yapılan noktalardan bazıları Atabol, Aktur Çiftlik Köşe, Sultan Ahmet Kayalığı,
Akvaryum Koyu, Çanak Koyu, Kızılada Sığlığı, Tavşan Bükü, Çamlık, Kargı
Yeditaşlar. Körfezde yazdıklarımın dışında pek çok dalış noktası daha var ve
tur programına göre hangi noktalarda dalış yapılacağı belirleniyor.
HİSARÖNÜ
körfezinin deniz canlılığı yanı sıra topoğrafyası da çok güzel. Bazı dalış
noktalarında sık kovuklu duvar dalışı yapma şansınız var. Bu duvardaki
kovukların içinde karavidalar, mürenler, ahtapotlar, yıldızlar ve diğer
güzellikleri görebilirsiniz. Kimi bölgelerde başınızı kaldırdığınızda yüksek
vadiden aşağıya yuvarlanmış kaya yığınları ile karşılaşıyorsunuz. Kimi
alanların ise dibi sadece kum ve deniz çayırı kaplı. Çayırların arasında değişik
balık ve diğer canlıları görebilirsiniz. Baraküda, orfoz, deniz kaplumbağası,
palyaço balığı, kabuklu canlılar, vatoz sadece göreceğiniz birkaç diğer canlı
türü. Özetle bugün dalışta hiçbir şey göremedim demek teknik olarak
imkansız.
Başlayalım mı fotoğraflara?
Dalış öncesi
bilgilendirme. Harita üzerinde dalış noktasının özellikleri ve diğer detaylar
üzerinden geçiliyor. Yolcuların hangi dili konuştuğuna bağlı olarak Ahmet
DURMAZ Türkçe, Almanca, İngilizce olarak anlatımı yapıyor.
Teknenin ön bölümünde
devamlı dalıcılarını bekleyen ekipmanlar. Elinizde hiç ekipman yoksa, teknede
kiralama şansınız var. Bende sadece palet, maske ve şnorkel var mesela ve
kiralama yoluna gidiyorum. Ama benim kendi ekipmanın var derseniz, hemen size
ait olan BC ve regülatörünüz tüpe takılıyor ve tüm tur boyunca bir daha
ekipmanı tüpe takıp çıkartmaya uğraşmıyorsunuz. Bilenler bilir bunun ne
kadar büyük kolaylık olduğunu.
ATABOL bölgesinde kayalık alan fotoğrafta gördüğünüz
çakarın altında. Burası koy değil ve yukarıdan bakıldığında aşağının
güzelliğini anlayamıyorsunuz. Aman nedir ki açık deniz işte diyor insan
tekneden bakınca. Ama öyle değil. Çakarın altı kayalık alanın en yüksek bölümü
ve dalış bu tepe/dağ oluşumunun civarında yapılıyor. Karadasınız ve dağın eteklerinde havada
askıda kalma beceriniz var, işte dalış öyle bir şey. Havadaymış gibi, kuş gibi
asılı kalmak çok güzel bir duygu.
ÇANAK KOYU dalış
bilgilendirme haritası. Bu noktada diğer dalış noktaları gibi güzel, heyecan
verici.
ÇANAK KOYU’ndan
bir kare. Tekneden çektiğim bu fotoğrafın ardından, ön tarafa gidip, dalış
elbiselerimizi giydik ve dalışa hazırdık.
Eveeeet atlama
rampasında GEZGİN BOTLAR . Elbise giyinip, tüpümüzü de sırtlanınca sırayla
teknenin yan tarafındaki merdiven platformuna gelip, atlayışımızı yapıyoruz.
Genellikle gulet üzerinden suya atlanıyor ama bazen dalış noktasının durumuna
göre ZODYAKtan da dalışa başlandığı oluyor. Hatta dalış zodyağa çıkılarak
bitirilecekse, zaman zaman tüp ve BC yi zodyaka verip, tekneye yüzerek de
ulaşmak mümkün. Keyfe ve teknenin uzaklığına bağlı. Zodyaka tırmanmayım şimdi,
hem yüzelim, hem de dalış kritiğini yapalım
diyen çok oluyor. Tabi denizin üstünde “amanııın o ne mürendi öyle,
çektin mi fotosunu. Aslan balıkları da ne artmış arkadaş” diye bağıra çağıra konuşan bir ekip
oluveriyorsunuz birden, çünkü suyun yüzeyinde ses inanılmaz yankılanıyor.
Dalışı bitirdik,
sırayla çıkmak için merdivenlere yanaşıyoruz. Fotoğrafta su altındaki mavi
paletler GEZGİN BOTLAR’a ait. Fotoğrafı çekerken, kareye paletle kendimi dahil
etmişim. Fotoğraftaki bulanıklıklar kameramın önündeki su damlaları….
En genç dalıcımız da çıktı ve ekip arkada bağıra
çağıra sohbet ediyor elbiselerini çıkarırken. Ben de çıkış anından son bir kare
yakalayım deyip, bastım deklanşöre. Dalış ekipmanları fotoğrafın sol tarafında
gördüğünüz sepetlere bırakılıyor. Yani dalış bilgisayarı, palet, maske, elbise,
ağırlık kemeri vb Tüm hafta boyunca aynı sepet size ait. Kaybolan eşyalardan
müessesemiz sorumlu değildir 😊.. Bu
dalışta ilk ben çıkmıştım tekneye, öyle hatırlıyorum ve sepetimde mavi
paletlerim de kareye girmiş.
Dalış bitince,
herkes hafta boyunca kendine ait olan bölüme sırtı dönük oturarak tüpünü
bırakıyor ve lastikle emniyete alıyor. Tabi tüpler boş. Teknede oluşturulan
sabit kompresör sistemi ile tüpler her dalıştan sonra tekrar dolduruluyor ve
bir sonraki dalışa hazır. Yani hafta boyunca BC niz aynı tüpe bağlı duruyor.
Her dalışta BC yi çözüp, dolu tüpe
bağlamak derdi ile uğraşmıyorsunuz. Tur başında bir kere tüpünüz belli, ta ki
tur bitene kadar aynı tüp.
Dalışı
nihayetlendirdik ve rotamız geceleyeceğimiz koy. Konuklara ambiyansı tattırmak
adına eğer rüzgar ve diğer şartlar müsaitse yelkenliler açılıp, gulet rüzgara
bırakılıyor. Dalış bitmiş, tekne üstünde yemek hazır olsun diye beklerken şöyle
ön tarafa uzandığımda kamerama takılan yelkenli…..
Öğlen yemeği
hazır. Bazen hareket halindeyken de yemek yeniyor, genelde koylarda demir
atınca denk geliyor yemek zamanı. Aslında çok mutlu bir andı ama nedendir
bilmem kareye asık yüz girmişim. MAVİ TURDA yüzümün asılması mümkün değil. Kesinlikle
poz verme stresine girmişimdir.
YENGEÇ KURTARMA OPERASYONU
Dalış sırasında
üzgünüm ki hep güzel şeyler göremeyebiliyorsunuz. Denize atılmış çöplerle de
karşılaşılıyor dalışlarda. Bazı alanlarda mutfak eşyanızı eksiksiz
tamamlayabilirsiniz hissine kapılıyor insan. Fincan, çay takımı, kaşık, çatal.
Maalesef atıyorlar. Kızıldeniz dalışlarımda böyle manzaralara denk gelmedim
mesela. Kızıldeniz’de teknede yemek artıklarını balıklara vermek kesinlikle
yasak ve kontrol altında, kaldı ki çöp atacaksınız, imkansız. Tecrübe ile
sabit, ekmek parçaları atan bir dalıcı ile tekne mürettebatı arasında argüman
çıkmıştı. Aslında bakmayın, onlarda atacak belki de, tekne görevlileri “ kontroller çok sık
oluyor, ceza mı ödeteceksiniz bana” diye bağırıyordu. Yani sıkı kontrol ve ceza
olunca işler rayına girmiş Mısır’da. Bizim sularda en sık karşılaşılan sorun
balıkçı ağları. Balıkçılar kendi ağlarını toplamazsa, biz dalgıçlar yapıyoruz
bu işi elimizden geldiğince. Buyurun
yengeç kurtarma operasyonumuz.
Dalışta
yengeçlerin takılıp, kendisini kurtaramadığı ağı deniz dibinde toplayıp,
tekneye taşıdık. Balıkçı avlanırken ağ kopmuş, ya da takıldığı için
kurtaramayınca kesip, denizin dibine bırakmış ağını. Oluyor işte.
Yengeç ne kadar çabalarsa çabalısın, imkansız bu ağ
örüntüsünden kurtulması. Tekneye aldığımız ağı makas ve bıçak yardımı ile
kesip, yengeçciği kurtardık. Zavallı hayvan kıskacı açıkta kalınca stresten
Pınar’ın elini hafiften kaptı. O saate kadar Almanca şakıyan bizim Pınar
“Anecccciiiiiğim” diye çığlık atınca gülmeden edemedik.
Ve mutlu son,
yengecimiz suya kavuşmak üzere, son bir poz verirken. Tekneye aldığımız ağa takılmış yaklaşık 10-12
yengeç vardı. Hepsini denize kavuşturduk. Arada deniz kestanesi ve midyede nasibini
almıştı bu ağ kıskacından. Onları da ayırdık ağ sarmalından.
DENİZİN ALTINDA NELER OLUYOR?
Dalışlar
sırasında çoğunlukla amatörce çektiğim kareler ile, diğer dalış arkadaşlarımın
çektiği birkaç kareyi paylaşmak isterim. İşte denizin altında da bunlar oluyor
HİSARÖNÜ KÖRFEZİ’nde
Erken dalış
seanslarımızın birinde buddyim Pınar’ın suya ilk atladığında yakaladığı kare.
Sağolsun yayınlamama izin verdi.
2018 Ağustos
dalışındaki ekip. Kareye girmeyenler de var aslında. Keyifli dalışlardan
biriydi.
Bir yakışıklı ASLAN BALIĞI daha. Bu balığı
Kızıldeniz’de görmüştüm ilk defa. Sonra bizim karasularımızda da görünce
internetten araştırdım biraz. Bilgiye göre çok yayılımcı ve agresif bir şekilde
ürüyor bu hayvan ve başka türlere hayat hakkı tanımıyormuş.
DİADEM ler bana çok hüzünlü geliyor. Şu parıldayan göz
gibi iki nokta var ya, o noktalar sanki yalvaran göz izlenimi veriyor hep. Tabi
yanlışlıkla dikeni bir yerinize batana kadar. Yüzerken diadem değil ama deniz
kestanesi dikeninin ayak altıma batmışlığı var ve çok ağrılı, dikeni de genelde
çıkartmak mümkün olmuyor. Uzaktan sevimli ama…..
İşte size bir
adet kamuflaj ustası ÇAKALOZ. Bu balığın adı İSKORPİT de olabilir. Netten
araştırdığımda İSKORPİT diye görüyorum, ama teknede sorduğumda ÇAKALOZ dendi.
Adının önemi var elbette ama kamuflaj gösterisi adının önüne geçiyor.
Nefis bir MÜREN. Sırtındaki
gümüş pırıltılar harika. AKVARYUM KOYU’nda ki gece dalışında çektim bu
fotoğrafı .
AKVARYUM KOYU’nun
bir sakini. Çok naif hali var bu güzelin. Sakin sakin, telaşsız.
Pınar ya da
Sandy çekti. Ellerine sağlık.
Bu mürenin adı
MÜRÜ’nün müreni. ATABOL’de çıkışa yaklaştık, bekleme alanına doğru yüzüyorduk
ve en arkadaydım. Kovuğun içinde siyah renk üstüne gümüş renkli, kalp gibi atan
bir canlı fark ettim ve kovuğa iyice yanaştım. Tam o arada minnak bir balık,
kovuktan içeri dalıp, soluyormuş gibi inip kalkan canlıya bir ısırık attı. Ben,
ne oluyor demeye kalmadan, bu müren can havliyle başını kovuktan öyle bir
süratle çıkarttı ki, vatandaşla neredeyse yüz yüze geldik. Ödüm patladı,
regülatör ağzımdan düşüyordu korkudan. Buddyim Pınar’dı, işaretleştik, o da yanaşıp,
çekti birkaç kare. Adı kaldı MÜRÜ’nün müreni….
TÜPLÜ KURT. Bu
canlının fotoğrafını çekmek bana zor geliyor. Fotoğraf çekme konusunda zaten
deniz altında iyi değilim, bir de bu güzel en ufak bir su hareketinde hemen
içeri kaçıyor. Bekle ki, tekrar çıksın yuvasından.
Dalışlarımızdan birinde buddyim Ferda ile beraber. Su
sıcak aslında, Ferda hep şorty tercih ediyor elbisede. Ben ise tam korumalı
seviyorum. Bazı dalış noktalarında tatlı su kaynağı karışıyor ve yer yer
serince alanlara denk geliniyor.İşte ben bu
serinlikten rahatsız oluyorum. Serin filan değil aslında, tam dalış için ideal,
hatta sıcak bu mevsimde.
Bu AHTAPOTu Datça 2018 yılı yaz başı yapay resif olması
için batırılan sahil güvenlik teknesi
dalışında çektim. Kısa sürede hayli canlıya yuva olmuştu.
DATÇA Sahil
Güvelik Bot batığından diğer kare.
DATÇA batığından,
gemiye bırakılmış yumurtalar.
Batığın çok
yakınında zeminde sünger üstünde DENİZ TAVŞANI.
TEKNEDE YEME İÇME
Günde 3 öğün
yemek ve saat 17:00 de hep dalış sonrasına denk gelen ufak tefek atıştırmalık
ikramı oluyor. Sabah kahvaltı 8:00, öğlen yemek 12:00-13:00 arası, akşam yemek 20:00 de.
Tabi dalışa göre de biraz belki kayabiliyor saatler. Teknede su için herkese
kendi adını üzerine yazacağı ufak plastik şişeler veriliyor ve su sebilinden
şişenizi doldurabilirsiniz. Sıcak içecek de tekne mutfağının tezgahında hazır
bekliyor. Sebilden sıcak su alıp, değişik çay çeşitleri ya da granül kahve
yapma şansınız var.
Alkollü içki,
gazlı içecekler, ayran vb. soğutucudan
arzu ettiğiniz zaman alabilirisiniz. Sadece aldığınız içeceği oda numaranızın
karşısına işaretlemeniz yeterli.
Tekne yemekleri
5 yıldızlı oteller ile yarışacak kadar iddialı. Sabah kahvaltısında reçeller,
illa bir çeşit yumurta, peynir çeşitleri, söğüş sebze, tereyağ, zeytin
çeşitleri, kızarmış ekmek, müsli. Tabi ki sınırsız çay ve kahve.
Öğlen
yemeklerinde çorba, sebze yemeği, zeytinyağlı çeşitler, salata ve ahçının
sürprizleri.
Akşam yemekleri
ise çorba, mezeler, salata, zeytinyağlılar, pilav, makarna, fırında etli bir
yemek ya da çeşitli ızgaralardan oluşuyor.
Özetle her öğün ısrarla
yazıyorum AŞIRI DOYURUCU ve LEZZETLİ.
Afiyet olsun
Gerçekten afiyet
olsun.
DALIŞ DIŞINDA NELER YAPILABİLİR
Evet dalış için
tekneye geldiyseniz, bu aktivite hayli zaman alıyor. Ama bunun dışında yoga
yapmanız da mümkün teknede. Sabahları dalış öncesi ya da öğleden sonra. Arzu
edenlerle tekne üstünde yoga seansı oluyor. Teknede aslında hiçbir aktiviteye
katılmak zorunda değilsiniz. Öylece sakin sakin güneşlenip, kendinize uygun
göreceğiniz bir alanda içeceğinizi alıp, sessiz sakin kitabınızı okuyup, sosyal
medya hesaplarınızın like durumuna bakabilirsiniz. Tercih sizin.
Kişisel olarak
teknede yapılabilecek her şeyi yapıyorum. Fotoğraflı anlatım daha iyi olacak
sanırım.
Teknenin
demirlediği bazı bölgelerde zodyakla ya da yüzerek karaya çıkmak mümkün.
Kameriye Adası da bu noktalardan biri. Akşamüzeri demirlediğimizde karaya
çıkıp, yukarıdan fotoğrafladım bir de buraları. Kameriye Adasındaki kilisenin
bulunduğu yüksek alandan boğazın görüntüsü. Turunuz sırasında Kameriye’ye
uğranacaksa mutlaka karaya çıkıp, yukarıdaki kiliseyi ziyaret edin, dilek
ağacına dileğinizi bağlayın ve etrafı keyifle seyredin lütfen.
Knidos Antik
Kenti. 2017 Ağustos ayında özel düzenlenmiş olan Bodrumdaki Pınar1 gemisi ile
askeri uçak batığına dalış için gidip,
Bodrum dönüşü Knidos’da açıkta demirleyip, Zodyak ile antik şehri gezmek
için karaya çıktık. Antik Kent çok güzel. Karadan da ulaşmak mümkün elbette ama
deniz yoluyla ziyaret daha havalı oldu 😊 . M.Ö. 13.y.y. da yerleşim olan
bölgenin tarihi özetle 3200 yıllık. Yukarıdan sağa bakıyorsunuz liman, sola
bakıyorsunuz diğer liman. Datça’ya karadan 33 km uzaklıkta. Etkileyici.
300 lük lensle
kentin en yukarısından çektiğim fotoğrafta, dalgaların antik kentin duvarlarını
yaladığını görmek biraz hüzünlü galiba.
Teknemiz
fotoğrafın sol tarafında açıkta bekliyordu (karede görünmüyor). Pınar ve ben,
bir arkadaşımız daha zodyakla dönmeyip, teknelerin bulunduğu iskelenin en
uçundan denize atlayıp, yüzerek gulete ulaştık. Yorulduk mu evet ama, değdi mi
evet. Su serin, masmavi ve tertemiz. Hep Ege’ye yerleşme planı yapılır ya,
haklı bu planı yapanlar ki bunlardan biri bendim. Neyse rafta beklesin
bakalım.
Demir atıp,
gecelediğimiz koylardan biri. Her koyda yüzmek, mümkünse karaya çıkmak,
şnorkeling yapmak imkanı var. Koylarda ne yapacağınızın keyfi size kalmış. Fotoğraftaki
kayalar duvar olarak deniz altında da devam ediyor ve çok değişik canlıya ev
sahipliği yapıyor.
Bozan Burnu’ndan
karaya çıkıp, tepenin yukarısına tırmanınca manzara muhteşem. Yukarıdan tekne
görüntüsü. Az sonra geri dönüp, akşam yemeğini yiyeceğiz.
Aktur Çiftlik
noktasından dalıştan çıktık. Tekneye yüzerek gitme kararı verdim. Kamerayı
zodyakta kurulatıp, damlacıksız bir kara fotoğrafı çektim ama, güneş açısı pek
uygun değildi. Olsun, anı işte.
Tekne Bozburun
Limanı’nda beklerken, zamanınız varsa gulet, tekne imal eden atölyeleri de
gezebilirsiniz. Bunlar küçük işletmeler ve Bozburun’da pek çok insanın geçim
kaynağı. Ayrıca Rus’ların sahibi olduğu büyük bir tersane de mevcut. Evinin
yanında tekne inşa atölyesinde harıl harıl çalışan Bozburunlulardan sorulur
tekne yapımı. Büyük tersane karşısında, bireysel olarak ayakta kalma çabaları
var ustaların. Selam olsun ustalara.
Bozburun
sokaklarını mutlaka gezin. Çok güzel şeylerle karşılaşacağınıza söz veriyorum.
Fotoğrafını çektiğim kelebek bunlardan biri. Ayrıca Bozburun’da OKYANUS
PASTANESİ’ne mutlaka uğrayın. Ekmekleri lezzetli, pufidik, pufidik. Bir de
seviyorsanız UN KURABİYESİ çok güzel. Çayınızı söyleyip, başka bir şeyler
de sipariş edebilirsiniz elbette.
Turun 3. ya da
4. günü DATÇA’ya demirleniyor. Tekne su, yakıt ve gıda ikmali yapıyor buradan
ve dolayısıyla sizin de burada karaya çıkıp, gezmeye zamanınız oluyor. Datça’ya
limanının açığından bir bakış.
Limana demirler
demirlemez hiç vakit kaybetmeyin, hemen gezmeye başlayın ki zamanı iyi
değerlendirebilin. Limanda karaya çıkar çıkmaz bir keçi sütü dondurma alıp,
gezmeye öyle başlayın derim. Liman ve denize girilen kısımda eski Datça tipi
evler görmek mümkün. Liman tarafında gezerken alış veriş yapılan cadde üzerinde
yerel ürünler satan bir iki mağaza var. Zeytin, zeytin yağı, sabun ve özellikle
badem alabilirsiniz. Taze badem zamanı ise alın, teknede soğutucuda yer varsa,
orada saklayabilirsiniz eve ulaşana kadar.
ESKİ DATÇA Can
Yücel’in evinin de olduğu, eski Rum mimarisi taş binaları, kafeleri,
restoranları ve şık otel pansiyonları ile insanın içine ferahlık veren bir yer.
Herkes işinde gücünde. Kimisi kafesini işletiyor, kimisi hediyelik eşya imal
ediyor, kimileri de bahçesinin bakımını yapıyor. Sakin, dingin, kalmayı
isteyeceğiniz bir yer. Ama zaman dar biz de, biraz telaşla da olsa geziyoruz
ESKİ DATÇA sokaklarını.
Çok hoş bir
otelin kafe-restoran bölümü. Kapılarının şıklığı ile içeri davet ediyor insanı.
Pınar ile “aaaa kapıların şıklığına baaaaaak” diyerek girdik bahçeye.
Kahvelerimizi burada içtik ve otobüse yetişmek için ayrıldık ESKİ DATÇA’dan.
İşin gerçeği,
kara tarafı çok sıcak oluyor Temmuz ve
Ağustos aylarında. Liman da bir an önce tekneye ulaşmak için acele
ettik. Dönüşde tekrar keçi sütü dondurması aldım, tekne de yemek için. Sonra
acilen açılmak istedik, çünkü sıcaaaaaak. İnanın tekne limandan 8-10 metre
açıldığında bile ferahlığı hissediyorsunuz. Neyse geceleyeceğimiz koya
yanaşınca önce dalış ve dalış sonrası yemeğe kadar fotoğrafta gördüğünüz SUB STAND UP PADDLE lar ile deniz üstünde dengede kalma
ya da değişik yarışlar icad ettik. Çok keyifli bir oyuncak 😊
Veeeee geldik
son güne. Sabah erken uyanıp, kahvaltı öncesi güneşin doğduğu yere SUB STAND UP PADDLE ile gitmek istedik.
Tekne nihayet
çıkış limanımız olan BOZBURUN’a tekrar girdi ve turumuzun sonuna gelmiş olduk.
Herkes dalış defterlerini çıkarttı, eksikler yazıldı, MSY OKYANUS JD kaşeleri
basıldı, tüm katılımcılar birbirinin dalış defterine karşılıklı temenni ve
selamlarını yazıp, imzaladı. Dalış defterlerinin iyi dilekleri yazmak ve
imzalamak için karşılıklı alış verişi çok duygusal gelmiştir hep. Döner
bakarsın, nerede kimlerle dalmışsın, imzalarını ya da elle yaptıkları emojileri
görürsün. Şu an defterim elimde, geçmiş dalışlarıma şöyle bir baktım ve yazımı
bitiriyorum artık.
Umarım bir tur ya da dalışta karşılaşırız. Eskiyen bir dostumun da dediği gibi “Güzel
Şeyler”.
Sevgiyle kalın,
GEZGİN BOTLAR
Mürüvet Gündüz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder