TÜPLÜ DALIŞ-MAVİ TUR BİR ARADA



TÜPLÜ DALIŞ-MAVİ TUR BİR ARADA

AĞUSTOS 2016-2017-2018



Cevat Şakir Kabaağaçlı yeğeni Füreya Koral'ın yorgunluğunu gördüğünde, gümbür gümbür gürleyen sesiyle,
"Seni Akdenizin sularında yıkamak lazım kız! Başka türlü dinlenemezsin," demişti.
"Akdenizin sularında yıka beni o zaman dayı," diye cevaplamıştı Füreyya ve mavi tur macerası böyle başlamıştı.
Alıntı : FÜREYA, Ayşe Kulin, Remzi Kitabevi
MAVİ TUR en sevdiğim, tembelliğin doruğa vurduğu tatil. Olmazsa olmazı ahşap nazlı görüntülü guletler.  Birkaç sene üst üste Akdeniz kıyılarımızda tüm mavi tur rotalarını aştım. Üstüne birkaç rotaya iki kere gidince değişiklik olsa, ama ne olsa demeye başlamıştım ki; bir gün facebook ta bir arkadaşlık teklifi aldım. İşte aradığım değişiklik sosyal medyada ayağıma gelmişti.  Ahmet Durmaz’ın sayfasından http://www.jdiveturkey.com/index.php/tr/ sayfasına yönlendiğimde mavi tur yaparken, guletten dalış da yapabileceğim teklif sunuyordu site.
Arayıp da bulamadığım şeydi;  liveboard gibi, ama tam da öyle olmayan, istersem yoga bile yapabileceğim, ama asıl dalış için organize edilmiş guletle mavi tur yapma düşüncesi. 2016 yılından bu yana da müptelası oldum ve her yaz gidiyorum  MSY OKYANUS JD teknesinde dalış ve mavi tur yapmaya. Sayfasını incelerseniz size de uygun dalışlı mavi tur bulmanız mümkün.
Dalış istiyorum ama tecrübem yok, dalanları mı seyredeceğim sadece diye düşünmeyin. Teknede  dalış eğitimi de alabilirsiniz. Tekneye gittim 2016 senesinde TEK YILDIZLI dalıcıydım ve üst seviye sertifika istiyordum.  2017 senesinde teknede akıntı, gece dalışı, pusula ile yön bulma ve advanced seviyesi için gerekli olan diğer eğitimlerin pratiğini de yapıp, SSI ADVANCED (iki yıldıza denk geliyor) sertifikamı aldım. Artık 30 mt ye dalabiliyorum. Tek yıldızım varken, üst sertifikalı dalış arkadaşlarımı hep 16-18 mt den seyretmek zorunda kalıyordum.
Sadece mavi tur hizmeti veren teknelerle hep Eylül veya Ekim aylarında tura çıkmışlığım vardı. Temmuz-Ağustos ayında Akdeniz bölgesine gitmeyi hiç tercih etmememe rağmen MSY OKYANUS JD teknesine yazın en sıcak zamanı gitseniz de karadan uzak olduğunuz için asla bunalmıyorsunuz.  Mayıs-Haziran ile Eylül-Ekim aylarında zaten sıcaklık için söylenecek bir şey yok, son derece keyifli iklim şartlarında, harika bir yolculuk sizi bekliyor.
Dalışlı Mavi Tur deneyimi yaşamak isteyen varsa, buyurun efendim son 3 yıldır katıldığım turlardan derlediğim fotoğraflar ve teknede  günlük yaşam hikayeleri.

GENEL BAKIŞ

Turun ilk günü tekne BOZBURUN limanında yolcuları bekliyor. Öğlen gelen de oluyor, akşam ya da daha geç saatlerde tekneye ulaşan konuk da oluyor. Hem yurtdışından hem de Türkiye’den katılımcılarla çok uluslu bir kimliği var teknenin. Kimi yolcular da benim gibi, dalışlı mavi turun müdavimi olmuş. 


Tekne konuklarını bekliyor. BOZBURUN Limanı’nda tekneye geçip, gelecek diğer konuklar bekliyor ve geliş saatlerine de biraz bağlı olarak hemen denize açılıyoruz.  Tur BOZBURUN’dan başlayıp, karşı kıyıya denk gelen DATÇA Limanı ve bu arada kalan körfezdeki koylarda geceleri konaklayarak geçiyor. Duruma göre konaklama yapılan koylarda da dalış oluyor ya da dalış noktasına gidip, sonrasında gecelemek için koya giriş yapılıyor.

Tekneye girişten sonra size ayrılmış olan kamaranıza yerleşiyorsunuz. Tecrübe ile sabit duş, lavabo ihtiyacı için kamaralar son derece konforlu. Uyumak için de  gayet konforlu. Ama inanın hiçbir konuk teknenin güverte üstünde, açık havada uyumak dururken, kabine gitmeyi tercih etmiyor. YILDIZLARI sayarak uyumak dururken, kamarada ne işi olur insanın.






Yemek hazır, afiyet olsun. Günde 3 öğün nefis menü ve ayrıca saat 17:00 de çay ve atıştırmalıklarınız da hazır.




Teknede geceleri neden kamarada uyunmadığını, güneşlenme ve uzanma alanının herkesin battaniyesini kapıp, en stratejik gök gözleme yerini kapmaya çalıştığını fotoğraftan anlamak mümkün. Şahsen, hep güverte üstündeyim, neredeyse tüm konuklar gibi. Açık havada, yıldızları seyrederek önce hayallere, sonra uykuya dalmak terapi gibi….





TEKNEDE DALIŞ

Genel olarak günde 2 dalış olarak planlanıyor ama, bazen sabah erken dalışı ya da talep gelmesi halinde gece dalışı olacaksa, günlük dalış adedi 3 olabiliyor. Dalış öncesi mutlaka bilgilendirme (konukların hangi dil konuştuğuna bağlı olarak) Almanca, Türkçe ve İngilizce olarak yapılıyor. Dalış yapılacak noktanın özellikleri, en çok kaç mt’ye inileceği, kaç barla optimum çıkış yapılacağı ve ortalama dalış süresi, dinlenme süreleri hakkında bilgi veriliyor. Haritalı anlatımı iyi takip ederseniz, dalışta çok yararı oluyor. Tekne üstünde buddy eşleştirmesi de yapılıyor ve ilk defa eşleştiyseniz buddy’niz ile aranızda kısa bir işaret dili vb. konuşması yapmakta fayda var.   
Körfezde dalış yapılan noktalardan bazıları Atabol, Aktur Çiftlik Köşe, Sultan Ahmet Kayalığı, Akvaryum Koyu, Çanak Koyu, Kızılada Sığlığı, Tavşan Bükü, Çamlık, Kargı Yeditaşlar. Körfezde yazdıklarımın dışında pek çok dalış noktası daha var ve tur programına göre hangi noktalarda dalış yapılacağı belirleniyor.
HİSARÖNÜ körfezinin deniz canlılığı yanı sıra topoğrafyası da çok güzel. Bazı dalış noktalarında sık kovuklu duvar dalışı yapma şansınız var. Bu duvardaki kovukların içinde karavidalar, mürenler, ahtapotlar, yıldızlar ve diğer güzellikleri görebilirsiniz. Kimi bölgelerde başınızı kaldırdığınızda yüksek vadiden aşağıya yuvarlanmış kaya yığınları ile karşılaşıyorsunuz. Kimi alanların ise dibi sadece kum ve deniz çayırı kaplı. Çayırların arasında değişik balık ve diğer canlıları görebilirsiniz. Baraküda, orfoz, deniz kaplumbağası, palyaço balığı, kabuklu canlılar, vatoz sadece göreceğiniz birkaç diğer canlı türü. Özetle bugün dalışta hiçbir şey göremedim demek teknik olarak imkansız. 
Başlayalım mı fotoğraflara?


Dalış öncesi bilgilendirme. Harita üzerinde dalış noktasının özellikleri ve diğer detaylar üzerinden geçiliyor. Yolcuların hangi dili konuştuğuna bağlı olarak Ahmet DURMAZ Türkçe, Almanca, İngilizce olarak anlatımı yapıyor.




Teknenin ön bölümünde devamlı dalıcılarını bekleyen ekipmanlar. Elinizde hiç ekipman yoksa, teknede kiralama şansınız var. Bende sadece palet, maske ve şnorkel var mesela ve kiralama yoluna gidiyorum. Ama benim kendi ekipmanın var derseniz, hemen size ait olan BC ve regülatörünüz tüpe takılıyor ve tüm tur boyunca bir daha ekipmanı tüpe takıp çıkartmaya uğraşmıyorsunuz. Bilenler bilir bunun ne kadar  büyük kolaylık olduğunu.



 HİSARÖNÜ Körfezindeki sevdiğim dalış noktalarından biri ATABOL. Çünkü buradaki 2016 yılı ilk dalışımda büyük bir BARAKÜDA sürüsüne denk gelmiştik, hatta Ahmet sürünün arasına girecek kadar şanslıydı. Tabi her ATABOL dalışında o kadar şanslı olunmuyor. Ama başka çeşit canlılar sizi bekler.
ATABOL bölgesinde kayalık alan fotoğrafta gördüğünüz çakarın altında. Burası koy değil ve yukarıdan bakıldığında aşağının güzelliğini anlayamıyorsunuz. Aman nedir ki açık deniz işte diyor insan tekneden bakınca. Ama öyle değil. Çakarın altı kayalık alanın en yüksek bölümü ve dalış bu tepe/dağ oluşumunun civarında yapılıyor.  Karadasınız ve dağın eteklerinde havada askıda kalma beceriniz var, işte dalış öyle bir şey. Havadaymış gibi, kuş gibi asılı kalmak çok güzel bir duygu.



ÇANAK KOYU dalış bilgilendirme haritası. Bu noktada diğer dalış noktaları gibi güzel, heyecan verici. 





ÇANAK KOYU’ndan bir kare. Tekneden çektiğim bu fotoğrafın ardından, ön tarafa gidip, dalış elbiselerimizi giydik ve dalışa hazırdık. 




Eveeeet atlama rampasında GEZGİN BOTLAR . Elbise giyinip, tüpümüzü de sırtlanınca sırayla teknenin yan tarafındaki merdiven platformuna gelip, atlayışımızı yapıyoruz. Genellikle gulet üzerinden suya atlanıyor ama bazen dalış noktasının durumuna göre ZODYAKtan da dalışa başlandığı oluyor. Hatta dalış zodyağa çıkılarak bitirilecekse, zaman zaman tüp ve BC yi zodyaka verip, tekneye yüzerek de ulaşmak mümkün. Keyfe ve teknenin uzaklığına bağlı. Zodyaka tırmanmayım şimdi, hem yüzelim, hem de dalış kritiğini yapalım  diyen çok oluyor. Tabi denizin üstünde “amanııın o ne mürendi öyle, çektin mi fotosunu. Aslan balıkları da ne artmış arkadaş”  diye bağıra çağıra konuşan bir ekip oluveriyorsunuz birden, çünkü suyun yüzeyinde ses inanılmaz yankılanıyor.


 Fotoğrafta  Pınar, GEZGİN BOTLAR, Ahmet, Daniela ve  Norbert var.  GUIDO’yu bekliyoruz. GUIDO 2016 yılında teknede tanıştığım ve dalıştaki İDOLÜM. Motosiklet kazasında diz kapağının üst bölümünden bacağını kaymetmiş, ampute  bir dalıcı GUIDO. Onun  su altındaki yüzerlik ve dengesini görseniz, hayran olursunuz. Büyük bir şanssızlık yaşamasına rağmen asla vazgeçmemiş, yüzlerce dalışı olan bir amatör GUIDO. Böyle bir sorununuz varsa eğer, çözümsüz değilsiniz. Merdivenlerin en alt basamağında ayaklarınız suya sarkık vaziyette otururken BC ve tüpünüzü kuşanmanıza yardımcı oluyor arkadaşlar ve hoooop GUIDO’da suya iniveriyor.  Hemen dalış öncesi son bilgilendirme ve ekipman kontrolü. Baş parmak aşağı, ekip aşağı…. 


Dalışı bitirdik, sırayla çıkmak için merdivenlere yanaşıyoruz. Fotoğrafta su altındaki mavi paletler GEZGİN BOTLAR’a ait. Fotoğrafı çekerken, kareye paletle kendimi dahil etmişim. Fotoğraftaki bulanıklıklar kameramın önündeki su damlaları….






En genç dalıcımız da çıktı ve ekip arkada bağıra çağıra sohbet ediyor elbiselerini çıkarırken. Ben de çıkış anından son bir kare yakalayım deyip, bastım deklanşöre. Dalış ekipmanları fotoğrafın sol tarafında gördüğünüz sepetlere bırakılıyor. Yani dalış bilgisayarı, palet, maske, elbise, ağırlık kemeri vb Tüm hafta boyunca aynı sepet size ait. Kaybolan eşyalardan müessesemiz sorumlu değildir  😊.. Bu dalışta ilk ben çıkmıştım tekneye, öyle hatırlıyorum ve sepetimde mavi paletlerim de kareye girmiş.  







Dalış bitince, herkes hafta boyunca kendine ait olan bölüme sırtı dönük oturarak tüpünü bırakıyor ve lastikle emniyete alıyor. Tabi tüpler boş. Teknede oluşturulan sabit kompresör sistemi ile tüpler her dalıştan sonra tekrar dolduruluyor ve bir sonraki dalışa hazır. Yani hafta boyunca BC niz aynı tüpe bağlı duruyor. Her dalışta BC yi  çözüp, dolu tüpe bağlamak derdi ile uğraşmıyorsunuz. Tur başında bir kere tüpünüz belli, ta ki tur bitene kadar aynı tüp. 









Dalışı nihayetlendirdik ve rotamız geceleyeceğimiz koy. Konuklara ambiyansı tattırmak adına eğer rüzgar ve diğer şartlar müsaitse yelkenliler açılıp, gulet rüzgara bırakılıyor. Dalış bitmiş, tekne üstünde yemek hazır olsun diye beklerken şöyle ön tarafa uzandığımda kamerama takılan yelkenli…..






Öğlen yemeği hazır. Bazen hareket halindeyken de yemek yeniyor, genelde koylarda demir atınca denk geliyor yemek zamanı. Aslında çok mutlu bir andı ama nedendir bilmem kareye asık yüz girmişim. MAVİ TURDA yüzümün asılması mümkün değil. Kesinlikle poz verme stresine girmişimdir. 







YENGEÇ KURTARMA OPERASYONU

Dalış sırasında üzgünüm ki hep güzel şeyler göremeyebiliyorsunuz. Denize atılmış çöplerle de karşılaşılıyor dalışlarda. Bazı alanlarda mutfak eşyanızı eksiksiz tamamlayabilirsiniz hissine kapılıyor insan. Fincan, çay takımı, kaşık, çatal. Maalesef atıyorlar. Kızıldeniz dalışlarımda böyle manzaralara denk gelmedim mesela. Kızıldeniz’de teknede yemek artıklarını balıklara vermek kesinlikle yasak ve kontrol altında, kaldı ki çöp atacaksınız, imkansız. Tecrübe ile sabit, ekmek parçaları atan bir dalıcı ile tekne mürettebatı arasında argüman çıkmıştı. Aslında bakmayın, onlarda atacak belki de,  tekne görevlileri “ kontroller çok sık oluyor, ceza mı ödeteceksiniz bana” diye bağırıyordu. Yani sıkı kontrol ve ceza olunca işler rayına girmiş Mısır’da. Bizim sularda en sık karşılaşılan sorun balıkçı ağları. Balıkçılar kendi ağlarını toplamazsa, biz dalgıçlar yapıyoruz bu işi elimizden geldiğince. Buyurun  yengeç kurtarma operasyonumuz.      




Dalışta yengeçlerin takılıp, kendisini kurtaramadığı ağı deniz dibinde toplayıp, tekneye taşıdık. Balıkçı avlanırken ağ kopmuş, ya da takıldığı için kurtaramayınca kesip, denizin dibine bırakmış ağını. Oluyor işte.





Yengeç ne kadar çabalarsa çabalısın, imkansız bu ağ örüntüsünden kurtulması. Tekneye aldığımız ağı makas ve bıçak yardımı ile kesip, yengeçciği kurtardık. Zavallı hayvan kıskacı açıkta kalınca stresten Pınar’ın elini hafiften kaptı. O saate kadar Almanca şakıyan bizim Pınar “Anecccciiiiiğim” diye çığlık atınca gülmeden edemedik. 

Ve mutlu son, yengecimiz suya kavuşmak üzere, son bir poz verirken.  Tekneye aldığımız ağa takılmış yaklaşık 10-12 yengeç vardı. Hepsini denize kavuşturduk.  Arada deniz kestanesi ve midyede nasibini almıştı bu ağ kıskacından. Onları da ayırdık ağ sarmalından.





DENİZİN ALTINDA NELER OLUYOR?

Dalışlar sırasında çoğunlukla amatörce çektiğim kareler ile, diğer dalış arkadaşlarımın çektiği birkaç kareyi paylaşmak isterim. İşte denizin altında da bunlar oluyor HİSARÖNÜ KÖRFEZİ’nde



Erken dalış seanslarımızın birinde buddyim Pınar’ın suya ilk atladığında yakaladığı kare. Sağolsun yayınlamama izin verdi. 





2018 Ağustos dalışındaki ekip. Kareye girmeyenler de var aslında. Keyifli dalışlardan biriydi.




 2018 Ağustos dalışında çektiğim kare. ASLAN BALIĞI. Aslında bizim sularda yaşamıyor ama küresel ısınma sonucunda artık bizim sularda da görülmeye başlandı. Her yıl popülasyonu artıyor. 2016 yılında körfezde bu kadar çok denk gelmiyorduk, 2017 yılında da gördük ama 2018 yılında her dalışta 5-6 tane görmeye başladık. Bu balığa sakın dokunmaya kalkmayın, üzerindeki dikenli kısımlar bir yerinize batarsa çok ciddi sorun yaşarsınız. Sakin sakin fotoğrafını çekin, ayrılın. Hayvana poz verdireyim diye, parmağınızla oynatmaya filan kalkmayın. Olduğu kadar.



Bir yakışıklı ASLAN BALIĞI daha. Bu balığı Kızıldeniz’de görmüştüm ilk defa. Sonra bizim karasularımızda da görünce internetten araştırdım biraz. Bilgiye göre çok yayılımcı ve agresif bir şekilde ürüyor bu hayvan ve başka türlere hayat hakkı tanımıyormuş.






DİADEM ler bana çok hüzünlü geliyor. Şu parıldayan göz gibi iki nokta var ya, o noktalar sanki yalvaran göz izlenimi veriyor hep. Tabi yanlışlıkla dikeni bir yerinize batana kadar. Yüzerken diadem değil ama deniz kestanesi dikeninin ayak altıma batmışlığı var ve çok ağrılı, dikeni de genelde çıkartmak mümkün olmuyor. Uzaktan sevimli ama…..




İşte size bir adet kamuflaj ustası ÇAKALOZ. Bu balığın adı İSKORPİT de olabilir. Netten araştırdığımda İSKORPİT diye görüyorum, ama teknede sorduğumda ÇAKALOZ dendi. Adının önemi var elbette ama kamuflaj gösterisi adının önüne geçiyor.






Nefis bir MÜREN. Sırtındaki gümüş pırıltılar harika. AKVARYUM KOYU’nda ki gece dalışında çektim bu fotoğrafı .







AKVARYUM KOYU’nun bir sakini. Çok naif hali var bu güzelin. Sakin sakin, telaşsız. 








Pınar ya da Sandy çekti. Ellerine sağlık.






Bu mürenin adı MÜRÜ’nün müreni. ATABOL’de çıkışa yaklaştık, bekleme alanına doğru yüzüyorduk ve en arkadaydım. Kovuğun içinde siyah renk üstüne gümüş renkli, kalp gibi atan bir canlı fark ettim ve kovuğa iyice yanaştım. Tam o arada minnak bir balık, kovuktan içeri dalıp, soluyormuş gibi inip kalkan canlıya bir ısırık attı. Ben, ne oluyor demeye kalmadan, bu müren can havliyle başını kovuktan öyle bir süratle çıkarttı ki, vatandaşla neredeyse yüz yüze geldik. Ödüm patladı, regülatör ağzımdan düşüyordu korkudan. Buddyim Pınar’dı, işaretleştik, o da yanaşıp, çekti birkaç kare. Adı kaldı MÜRÜ’nün müreni….


TÜPLÜ KURT. Bu canlının fotoğrafını çekmek bana zor geliyor. Fotoğraf çekme konusunda zaten deniz altında iyi değilim, bir de bu güzel en ufak bir su hareketinde hemen içeri kaçıyor. Bekle ki, tekrar çıksın yuvasından.



Dalışlarımızdan birinde buddyim Ferda ile beraber. Su sıcak aslında, Ferda hep şorty tercih ediyor elbisede. Ben ise tam korumalı seviyorum. Bazı dalış noktalarında tatlı su kaynağı karışıyor ve yer yer serince alanlara denk geliniyor.İşte ben bu serinlikten rahatsız oluyorum. Serin filan değil aslında, tam dalış için ideal, hatta sıcak bu mevsimde. 






Bu AHTAPOTu  Datça 2018 yılı yaz başı yapay resif olması için batırılan  sahil güvenlik teknesi dalışında çektim. Kısa sürede hayli canlıya yuva olmuştu.  





DATÇA Sahil Güvelik Bot batığından diğer kare.







DATÇA batığından, gemiye bırakılmış yumurtalar.








Batığın çok yakınında zeminde sünger üstünde DENİZ TAVŞANI.







Bodrum’da C-47 savaş uçağı batığı. Arkamda kanadını gördüğünüz uçak 2007 yılında batırılmış. 2017 yılı Ağustos ayında daldığımızda parçalara ayrıldığını gördüğümüz uçağın bazı bölümleri akıntıdan ve dip dalgasından ötürü yavaş da olsa  devamlı hareket ediyordu.  Bu dalışı yaptığımız Bodrum ziyaretimizde Pınar1 gemi batığına da dalış yapmıştık.  Geçen senelerde özel talep olunca Bodrum’a da batık dalışına gidiliyordu. Knidos Antik Kenti’nin olduğu burun geçilip, öyle ulaşılıyor Bodrum’a.  Sonra dönüş gene Hisarönü’ne tekneyle.
 AKVARYUM KOYU’nda gece dalışı. 2016 Ağustos ayında bu dalışa katılamamıştım, çünkü SSI ADVANCED sertifikam henüz yoktu. Sadece tekneden imkan olduğu kadar dalan arkadaşların fotoğrafını çekmiştim. 2017 yılında ise ADVANCED sertifikasını alınca, gece dalışlarına katılmaya başladım. (Not: Advanced sertifika için gece dalışı eğitimin bir parçası. Bunun dışında teknede zaten sertifika dereceniz yeterli ise, gece dalışı katılımcıların ayrıca talep etmesiyle düzenleniyor.)  




TEKNEDE YEME İÇME

Günde 3 öğün yemek ve saat 17:00 de hep dalış sonrasına denk gelen ufak tefek atıştırmalık ikramı oluyor. Sabah kahvaltı 8:00, öğlen yemek 12:00-13:00 arası, akşam yemek 20:00 de. Tabi dalışa göre de biraz belki kayabiliyor saatler. Teknede su için herkese kendi adını üzerine yazacağı ufak plastik şişeler veriliyor ve su sebilinden şişenizi doldurabilirsiniz. Sıcak içecek de tekne mutfağının tezgahında hazır bekliyor. Sebilden sıcak su alıp, değişik çay çeşitleri ya da granül kahve yapma şansınız var.
Alkollü içki, gazlı içecekler, ayran vb.  soğutucudan arzu ettiğiniz zaman alabilirisiniz. Sadece aldığınız içeceği oda numaranızın karşısına işaretlemeniz yeterli. 
Tekne yemekleri 5 yıldızlı oteller ile yarışacak kadar iddialı. Sabah kahvaltısında reçeller, illa bir çeşit yumurta, peynir çeşitleri, söğüş sebze, tereyağ, zeytin çeşitleri, kızarmış ekmek, müsli. Tabi ki sınırsız çay ve kahve.
Öğlen yemeklerinde çorba, sebze yemeği, zeytinyağlı çeşitler, salata ve ahçının sürprizleri.
Akşam yemekleri ise çorba, mezeler, salata, zeytinyağlılar, pilav, makarna, fırında etli bir yemek ya da çeşitli ızgaralardan oluşuyor.
Özetle her öğün ısrarla yazıyorum AŞIRI DOYURUCU ve LEZZETLİ.



Afiyet olsun







Gerçekten afiyet olsun.







DALIŞ DIŞINDA NELER YAPILABİLİR

Evet dalış için tekneye geldiyseniz, bu aktivite hayli zaman alıyor. Ama bunun dışında yoga yapmanız da mümkün teknede. Sabahları dalış öncesi ya da öğleden sonra. Arzu edenlerle tekne üstünde yoga seansı oluyor. Teknede aslında hiçbir aktiviteye katılmak zorunda değilsiniz. Öylece sakin sakin güneşlenip, kendinize uygun göreceğiniz bir alanda içeceğinizi alıp, sessiz sakin kitabınızı okuyup, sosyal medya hesaplarınızın like durumuna bakabilirsiniz. Tercih sizin.
Kişisel olarak teknede yapılabilecek her şeyi yapıyorum. Fotoğraflı anlatım daha iyi olacak sanırım.

Teknenin demirlediği bazı bölgelerde zodyakla ya da yüzerek karaya çıkmak mümkün. Kameriye Adası da bu noktalardan biri. Akşamüzeri demirlediğimizde karaya çıkıp, yukarıdan fotoğrafladım bir de buraları. Kameriye Adasındaki kilisenin bulunduğu yüksek alandan boğazın görüntüsü. Turunuz sırasında Kameriye’ye uğranacaksa mutlaka karaya çıkıp, yukarıdaki kiliseyi ziyaret edin, dilek ağacına dileğinizi bağlayın ve etrafı keyifle seyredin lütfen.



Kameriye tepeden teknenin görüntüsü. 





Knidos Antik Kenti. 2017 Ağustos ayında özel düzenlenmiş olan Bodrumdaki Pınar1 gemisi ile askeri uçak batığına dalış için gidip,  Bodrum dönüşü Knidos’da açıkta demirleyip, Zodyak ile antik şehri gezmek için karaya çıktık. Antik Kent çok güzel. Karadan da ulaşmak mümkün elbette ama deniz yoluyla ziyaret daha havalı oldu 😊 . M.Ö. 13.y.y. da yerleşim olan bölgenin tarihi özetle 3200 yıllık. Yukarıdan sağa bakıyorsunuz liman, sola bakıyorsunuz diğer liman. Datça’ya karadan 33 km uzaklıkta. Etkileyici.


300 lük lensle kentin en yukarısından çektiğim fotoğrafta, dalgaların antik kentin duvarlarını yaladığını görmek biraz hüzünlü galiba. 





Teknemiz fotoğrafın sol tarafında açıkta bekliyordu (karede görünmüyor). Pınar ve ben, bir arkadaşımız daha zodyakla dönmeyip, teknelerin bulunduğu iskelenin en uçundan denize atlayıp, yüzerek gulete ulaştık. Yorulduk mu evet ama, değdi mi evet. Su serin, masmavi ve tertemiz. Hep Ege’ye yerleşme planı yapılır ya, haklı bu planı yapanlar ki bunlardan biri bendim. Neyse rafta beklesin bakalım.  



Demir atıp, gecelediğimiz koylardan biri. Her koyda yüzmek, mümkünse karaya çıkmak, şnorkeling yapmak imkanı var. Koylarda ne yapacağınızın keyfi size kalmış. Fotoğraftaki kayalar duvar olarak deniz altında da devam ediyor ve çok değişik canlıya ev sahipliği yapıyor.




Bozan Burnu’ndan karaya çıkıp, tepenin yukarısına tırmanınca manzara muhteşem. Yukarıdan tekne görüntüsü. Az sonra geri dönüp, akşam yemeğini yiyeceğiz.






Aktur Çiftlik noktasından dalıştan çıktık. Tekneye yüzerek gitme kararı verdim. Kamerayı zodyakta kurulatıp, damlacıksız bir kara fotoğrafı çektim ama, güneş açısı pek uygun değildi. Olsun, anı işte.




Tekne Bozburun Limanı’nda beklerken, zamanınız varsa gulet, tekne imal eden atölyeleri de gezebilirsiniz. Bunlar küçük işletmeler ve Bozburun’da pek çok insanın geçim kaynağı. Ayrıca Rus’ların sahibi olduğu büyük bir tersane de mevcut. Evinin yanında tekne inşa atölyesinde harıl harıl çalışan Bozburunlulardan sorulur tekne yapımı. Büyük tersane karşısında, bireysel olarak ayakta kalma çabaları var ustaların. Selam olsun ustalara.

Bozburun sokaklarını mutlaka gezin. Çok güzel şeylerle karşılaşacağınıza söz veriyorum. Fotoğrafını çektiğim kelebek bunlardan biri. Ayrıca Bozburun’da OKYANUS PASTANESİ’ne mutlaka uğrayın. Ekmekleri lezzetli, pufidik, pufidik. Bir de seviyorsanız UN KURABİYESİ çok güzel. Çayınızı söyleyip, başka bir şeyler de  sipariş edebilirsiniz elbette. 



Turun 3. ya da 4. günü DATÇA’ya demirleniyor. Tekne su, yakıt ve gıda ikmali yapıyor buradan ve dolayısıyla sizin de burada karaya çıkıp, gezmeye zamanınız oluyor. Datça’ya limanının açığından bir bakış. 




Limana demirler demirlemez hiç vakit kaybetmeyin, hemen gezmeye başlayın ki zamanı iyi değerlendirebilin. Limanda karaya çıkar çıkmaz bir keçi sütü dondurma alıp, gezmeye öyle başlayın derim. Liman ve denize girilen kısımda eski Datça tipi evler görmek mümkün. Liman tarafında gezerken alış veriş yapılan cadde üzerinde yerel ürünler satan bir iki mağaza var. Zeytin, zeytin yağı, sabun ve özellikle badem alabilirsiniz. Taze badem zamanı ise alın, teknede soğutucuda yer varsa, orada saklayabilirsiniz eve ulaşana kadar.

 Ama asıl vaktiniz varsa ESKİ DATÇA’ya mutlaka gidin. Taksi ile de gitmek mümkün, ya da limana yakın caminin önündeki belediye otobüs durağından otobüs ile de gidebilirsiniz. Saatlerini kontrol edin otobüsün, çok beklemeyecekseniz gidişi de dönüşü de otobüsle yapabilirsiniz. Pınar ile gidişi taksi ile yaptık, dönüşü belediye otobüsü ile yaptık. 


ESKİ DATÇA Can Yücel’in evinin de olduğu, eski Rum mimarisi taş binaları, kafeleri, restoranları ve şık otel pansiyonları ile insanın içine ferahlık veren bir yer. Herkes işinde gücünde. Kimisi kafesini işletiyor, kimisi hediyelik eşya imal ediyor, kimileri de bahçesinin bakımını yapıyor. Sakin, dingin, kalmayı isteyeceğiniz bir yer. Ama zaman dar biz de, biraz telaşla da olsa geziyoruz ESKİ DATÇA sokaklarını.


Çok hoş bir otelin kafe-restoran bölümü. Kapılarının şıklığı ile içeri davet ediyor insanı. Pınar ile “aaaa kapıların şıklığına baaaaaak” diyerek girdik bahçeye. Kahvelerimizi burada içtik ve otobüse yetişmek için ayrıldık ESKİ DATÇA’dan.







 İşin gerçeği, kara tarafı çok sıcak oluyor Temmuz ve  Ağustos aylarında. Liman da bir an önce tekneye ulaşmak için acele ettik. Dönüşde tekrar keçi sütü dondurması aldım, tekne de yemek için. Sonra acilen açılmak istedik, çünkü sıcaaaaaak. İnanın tekne limandan 8-10 metre açıldığında bile ferahlığı hissediyorsunuz. Neyse geceleyeceğimiz koya yanaşınca önce dalış ve dalış sonrası yemeğe kadar fotoğrafta gördüğünüz SUB STAND UP PADDLE lar ile deniz üstünde dengede kalma  ya da değişik yarışlar icad ettik. Çok keyifli bir oyuncak 😊



Veeeee geldik son güne. Sabah erken uyanıp, kahvaltı öncesi güneşin doğduğu yere SUB STAND UP PADDLE ile gitmek istedik. 





Tekne nihayet çıkış limanımız olan BOZBURUN’a tekrar girdi ve turumuzun sonuna gelmiş olduk. Herkes dalış defterlerini çıkarttı, eksikler yazıldı, MSY OKYANUS JD kaşeleri basıldı, tüm katılımcılar birbirinin dalış defterine karşılıklı temenni ve selamlarını yazıp, imzaladı. Dalış defterlerinin iyi dilekleri yazmak ve imzalamak için karşılıklı alış verişi çok duygusal gelmiştir hep. Döner bakarsın, nerede kimlerle dalmışsın, imzalarını ya da elle yaptıkları emojileri görürsün. Şu an defterim elimde, geçmiş dalışlarıma şöyle bir baktım ve yazımı bitiriyorum artık. 
Umarım bir tur ya da dalışta karşılaşırız. Eskiyen bir dostumun da dediği gibi “Güzel Şeyler”.

Sevgiyle kalın,

GEZGİN BOTLAR
Mürüvet Gündüz 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder