UNESCO DÜNYA MİRASI YEZD ŞEHRİ
SİYAMEK’İN
GÖZ YAŞI
Gökyüzüne baktı ve bu iyiye işaret, tahminimizden kısa
sürecek babamızın Dakhme’deki işi diye düşündü. Gökyüzünde gördüğü çok sayıda
yırtıcı kuşa bu kadar sevineceği hiç aklına gelmezdi.
Siyamek daha dün zorlukla da olsa konuşan babası ile
sohbet edebilmişti. Şu an ise babasının hayattan ayrılmış bedenini taşıyan
rahiplerin ardından yürüyerek Dakhme’ye, nam-ı diğer Sessizlik Tepeleri’ne
ulaşmaya çalışıyordu kardeşleriyle. Çok ilerleyemeyeceklerdi, babayı rahiplere
emanet edip, onların tepeye çıkan merdivenlerden yavaş yavaş çıkmalarını
gizlendikleri yerden izleyebileceklerdi sadece. Vefat edenin yakınlarının
yırtıcı kuşları ürkütmemesi gerekiyordu. Bunun için hazırlanmış kubbe yapının
altında, uzakta kardeşleriyle beklemeye başladı.
Siyamek’in kulaklarında dün babasının anlattıkları çınladı. “Sakın
ağlamayın ardımdan, Ahura Mazda böyle buyuruyor. Sakın Ahirman aklınızı
çelmesin. Ahura Mazda aydınlıktır, iyiliği önerir. İyi düşünülsün, iyi söz
söylensin, iyi iş yapılsın buyurur. Sakın ki Ahirman’ın yoluna sapmayasınız,
karanlığı tercih etmeyesiniz.” demişti babası.
Bu arada rahipler tepenin yukarısındaki yapının içine
ulaşıp, babanın bedenini taşdan yapılmış
yuvarlak üç adet platformdan, erkekler için olanının üzerine yerleştirdiler.
Rahipler saklanarak, yırtıcı kuşların bedeni parçalayıp, bitirmesini
bekleyeceklerdi. Üç ya da beş gün sürüyordu kuşların işini bitirmesi. Sonra
arda kalan kemikler güneşte iyice kurutulacak ve gömülmek üzere ailenin büyüğü
olan Siyamek’e teslim edilecekti.
Rahipler kuşların önce cenazenin hangi gözünü
yiyeceğini saklandıkları yerden pürdikkat gözlemeye koyuldular.
Siyamek bu bir kaç gün içinde hep ama hep babasının
söylediklerini düşündü durdu. “İyiliğin rehavetini kollar kötülük.” diyordu
babacığı. “İşte bu nedenle cennete
gitmeye layık olan kimse herkesten önce uykudan uyanandır.” demişti. Aslında
mecaz vardı bu sözde, şimdi idrak ediyordu Siyamek. Bir ışık uçurumuna
bırakmıştı düşüncelerini; kah irtifa kaybediyordu, kah yükseliyordu. En sonunda
gönlünü ferahlattı iç sesi, “evet, babam güneşle yıkanmaya gitti, ateşle
temizlenip, arınıyor.” Zaten inancı da bunu buyurmuyor muydu? Zerdüşt, Elbruz
Dağı’na çıkıp, buyruklarla indiğinde, Ahura Mazda’nın ateşi kutsal kıldığını,
çünkü ateşin hareket, güzellik ve statükonun aşılmasını sağladığını, güneşin
ateş olduğunu ve hayatın kaynağı olduğunu söylememiş miydi? Üç tane ateş vardı; biri yemek pişirmek
için, biri şölen için, diğeri ise sönmeyen ateş ki günahları temizliyordu,
arındırıyordu. Doğada çürümeyen tek şey suydu. Aslında su ile teması olmasa
toprak da çürümüyordu. İşte ölünce gömülmeden önce yırtıcılara bedenin teslim
edilmesi bu nedenleydi. Toprağı çürüyen bedenle kirletmek istemiyordu Siyamek
ve diğer Zerdüştler, onların inancı buydu. Güneşin sıcağı ile yani ateşle
arınması gerekiyordu insanın önce.
Siyamek, bekleyişi sırasında Ateşgah’a gidip, 1400
yılı aşkındır sönmeyen kutsal ateşin sırrına vakıf olmak istedi, düşüncelere
daldı. Ateşgah’dan çıktığında Sessizlik
Tepesi’ndeki rahiplerden birinin hızlı adımlarla kendisine yaklaştığını gördü
Siyamek. “İyi insandı babanız, kuşlar ilk sağ gözünü aldı babanızın, iyi ruhların
gittiği yere gittiğinin müjdesi bu durum.” dedi rahip. Söz vermişti babasına
Siyamek, Ahirman’a uymayacaktı, ağlamayacaktı. Ama gözünden birkaç damla yaş
aktı Ateşgah’ın merdivenlerinde Siyamek’in, babası huzura ermişti işe……
SIRASI
GELMİŞKEN ZERDÜŞTLÜKLE İLGİLİ GENEL BİLGİ
Hikayemde anlattığım Zerdüştlere ait ölü bedene ait
seramoni artık yapılmıyor İran’da, rejimle beraber yasaklanmış. Zerdüştlük M.Ö.
600 lü yıllarda doğmuş. Zerdüşt 30 lu yaşlarında Elbruz Dağı’na inzivaya çıkıyor ve orada
dörtlüklerini yazıyor. Evrensel bir din, herkese açık. Sabiilikten etkilendiği
söylenir. Manicilik de Zerdüştlükten etkilenmiştir.
Dünya’da Zerdüşt nüfusunun yaklaşık 200.000 olduğu
söyleniyor ama kaynaklar değişik rakamlar da vermekte. İran’da ise
20.000-25.000 civarı nüfusa sahip oldukları belirtiliyor.
Ahura Mazda’nın ezeliyi ve ebediyi bildiğine
inanılıyor. Prensipleri; iyi düşünce,
iyi söz, iyi eylem.
Bizde Nevruz olarak bilinen 21 Mart Zerdüştlükte
zamanın başladığı gündür, yani yeniden doğuştur ve baharın gelişine evrilmiştir
zamanla. 15 yaşından itibaren herkes dine tabidir Zerdüştlükte. Hayvan
öldürmek, kurban etmek kesinlikle yasaktır. Boş durmak hoş görülmez.
Zerdüştlükte yüksek sesle konuşmak, kendini üstün görmek, surat asmak günah
sayılıyor. Ölümden sonra HAŞİR’e yani yeniden dirilip, tüm hayatının insana
seyrettirileceğine ve Ahura Mazda önünde
mahkeme kurulup, hesap görüleceğine ve herkesin bu mahkemeyi izleyeceğine
inanıyorlar. Bütün canlılara hafıza verilmiş ve insana ayrıca gelecek hafızası
da verilmiş olduğunu, yani gelecek planı yapabilecek kapasitesi olduğunu
bildiriyorlar. Ateş-Işık kutsal ve tüm kötülüklerden ateşle arınılacağına
inanmaktalar. Herkesin evlenmesi gerektiğini öngörmekteler ve evliliğin
rahipler tarafından kutsanması gerekiyor ve düğün şenliği yapılması gerekiyor.
Yüzlerini kuzeye dönerek günde 5 kere ibadet
ediyorlar. Cuma-cumartesi ve Pazar tatil. Nevruzda ve haftanın ilk gününde oruç
tutuyorlar.
YEZD şehrine ait anlatacaklarım ve fotoğraflara aşağıda yer verdim. Önce Sessizlik Tepeleri olarak adlandırılan ve ölüler için yapılan seramoniye ev sahipliği yapan bölgenin fotoğraflarını paylaşmak istiyorum.
YEZD şehrine ait anlatacaklarım ve fotoğraflara aşağıda yer verdim. Önce Sessizlik Tepeleri olarak adlandırılan ve ölüler için yapılan seramoniye ev sahipliği yapan bölgenin fotoğraflarını paylaşmak istiyorum.
Önemli
not:
Hikayemi yazarken tur sırasında rehberliğimizi yapan sevimli kızımız Samira
Saminfar ve tur lideri Hıdır Şatana tarafından verilen bilgilerden yararlandım.
Ayrıca İbrahim Ülger’ e ait Zerdüşt kitabından da bilgi edindim.
Siyamek’in babasının bedeninin rahipler tarafından
çıkarıldığı Sessizlik Tepesi (Dakhme)
Siyamek ve kardeşlerinin babalarının bedeni tepeye
taşınırken bekledikleri gölge veren kubbelerden biri.
1548 yılı aşkın süredir sönmeyen ateşin bulunduğu Ateşgah. Rahipler tarafından devamlı beslenen ateş Zerdüştler tarafından kutsal kabul edilmekte. Zerdüştler ATEŞETAPAN DEĞİLLER. Ateş günahlardan arındıran, hayatın kaynağı. Ayrıca ateş hareket, güzellik ve statükonun aşılmasını sağlayan kaynak ve bu nedenle kutsal. Cama yansıyan kişi ise Gezgin Botların sahibi Mürüvet 😊
Ateşgah binasının üstündeki sembol.
Zerdüştlüğün sembolü olan kanatların arasındaki rahip
figürünün açıklamalarını yapmak isterim.
Fotoğraftaki
sembolün İngilizce açıklamalarını meraklısına vermek isterim;
UPWARD
HAND; YUKARI KALDIRILMIŞ EL: Hayatta olgunlaşıp, ilerlemek için her zaman
tanrıya dua etmeyi, ona tapınmayı ve minnetralığı bildirmeyi sembolize ediyor.
RING
HELD IN THE LEFT HAND; SOL ELDE TUTULAN HALKA: (Akit ve sözlere bağlılığın
sembolü) Hayatta olgunlaşıp, ilerlemek için her zaman söz ve akitlerinize uyun.
Evlilik sembolü olan yüzüğün kökeninde de bu sembol yatmaktadır.
TWO
EXTENDED WINGS; AÇILMIŞ İKİ KANAT: (Ortadaki halkaya bağlı görünen) Her kanat
üç bölümden oluşmakta ve iyi düşünce, iyi söz ve iyi eylemi sembolize
etmektedir. İyi düşünce, söz ve eylemi sembolize eden kanatlarımız ne kadar
güçlü olursa, hayatın, evrenin
döngüsünde o kadar yükseklere ulaşırız.
SEPANTA
MINOO; SEPANTA MINOO: (AHURA MAZDA): (Saf ve kutsal düşünceyi sembolize eder) Saf
ve kutsal düşünce hep ön planda tutulmalı ki bu olgunlaşma ve ilerlemeyi
hızlandırır.
LUMINIOUS
AGED FACE;AYDINLANMIŞ YAŞLI YÜZ: Hayatta olgunlaşıp, ilerlemek için hikmet
sahibi, bilgili ve arif kişilere danışmayı sembolize eder.
RING
IN THE MIDDLE; ORTADAKİ HALKA: (Hayatın döngüsünü sembolize eder) Dairesel
harekete sahip her şey gene dönüp, ilk durumuna gelir. Yani iyilik bize iyilik
getirir, kötülük ise bize kötülük getirir.
LOWER
SINKER OF THE FIGURE; FİGÜRÜN ALT BÖLÜMÜ: Alt bölüm üç parçadan oluşur ve her
biri iyi düşünceyi, iyi sözü ve iyi davranışı sembolize eder. Hayat döngüsünde ağır, olumsuz düşünce ve
tavırlar ilerlememizi ve olgunlaşmamızı engeller.
ANGERAH
MINOO (AHIRMAN);ANGERAH MINOO (AHIRMAN): (Tahrip eden düşünceyi sembolize eder)
Kötü düşünceler unutulmalı ve dikkate alınmamalı.
YEZD’DE GEZİLECEK YERLER
YEZD,
UNESCO DÜNYA MİRASI listesinde yer almakta ve İran’ın büyük şehirlerinden biri.
10. asırda şehir kurulmuş. Bölgeyi olukça iyi korumuşlar. Şehir İpek ve Baharat
Yolu’na oldukça yakın bir bölgede. Eski şehir kerpiç ve pişmiş tuğladan
yapılmış evleri ve yapıları ile çok ünlü. Çölün ortasına konumlandırılmış.
Fotoğraftan da gördüğünüz gibi çölde olmasına rağmen hayli yeşil. Bölgeye su
kanallarla 60 km mesafeden getiriliyormuş. Unesco’nun sayfasında Yezd insanoğlunun
sosyal barışının sembolü olarak adlandırılmış, çünkü İslamiyet, Zerdüştlük ve
Yahudiliğin bir arada yaşadığı bölge.
Yezd
şehri genel görüntü
SESSİZLİK
TEPELERİ (DAKHME):
Zerdüştlerin
ölülerini götürüp, yırtıcı kuşlara teslim ettikleri yerdir. Buradaki yapı ile
ilgili açıklamayı yapmak için yazımın başında naçizane hikayemi paylaştım.
Bölgeye gidildiğinde, gezerken bir yandan seremonin detaylarını dinlemek insanı
etkiliyor. Fotoğraflarda gördüğünüz merdivenleri çıkarak, yapının detayına
yakından bakmanızı ve aşağıdaki yapılara topluca bir kartal bakışı atmanızı tavsiye
ederim. İlginç bir bölge. Buradaki yapıların ne için kullanıldığını hikayemde
anlatmaya çalıştım, tekrar etmek istemiyorum.
Sessizlik
Tepesi 1
Sessizlik
Tepesi 2
Sessizlik
Tepesi 3
Sessizlik
Tepesi 4. Merdivenlerden mutlaka çıkın yukarı ve kartal gibi şöyle vadiye bir
bakış atıp, Siyamek’e bir selam gönderin benden…….
ATEŞ TAPINAĞI (ATEŞGAH)
Ateş
Tapınağının girişindeki Zerdüşt sembolü
Ateş
Tapınağı içinde Zerdüştlerin kitabı Avesta ile ilgili açıklama panosu.
Ateş
Tapınağı içinde yer alan ibadet adan
YEZD
SOKAKLARI, HAVALANDIRMA BACALARI VE EVLERİ
Yezd’
in sokaklarında gezerken UNESCO DÜNYA MİRASI listesine alınmasına hak
veriyorsunuz. Kum rengine bürünmüş, çok güzel. İran tarihinde de Yezd şehrinin
çok önemli olduğunu belirtiyor UNESCO raporu. Binalar kerpiç ve pişmiş tuğladan
inşa edilmiş, son derece estetik yapıya sahipler. Evler avlu sistemi ile inşa
edilmiş. Evin oda kapıları bu avluya açılıyor. Avluların üstü ise açık. Şehirde ibadet alanları,
hamamlar, semt pazarları, su sarnıçları var. Yapıların bazıları sanat atölyesi,
hediyelik eşya satılan dükkan ve otele çevrilmiş, gerçekten her biri çok güzel.
Tüm mimari kendi içinde o kadar homojen bir yapı oluşturuyor ki, seyretmesi
doyumsuz. Şehirdeki yapıların %80 ni
özel mülk. İmkanınız varsa yapıların çatı bölümlerine çıkıp, etrafı
seyredebilirsiniz. Hediyelik eşya satılan yerler aynı zamanda sanat atölyesi
gibi. Yezd evlerinin havalandırma bacaları ise çok değişik mimari yapıya sahip.
Sokakta gezen Yezd sakinleri ve özellikle çocuklar belgesel nitelikte
fotoğraflar veriyor. Su ihtiyacı ise yeraltı kanalları vasıtasıyla temin
ediliyor ve yaklaşık 60 km mesafeden su tedarik ediliyor. Su kanallarından biri
Cuma Mescidi’nin altında, diğerini ise ziyaret ettiğimiz otelin avlusunda
gördük. Ayrıca su kanalı sisteminin görülebileceği SU MÜZESİ var ama ziyarete
vaktim olmadı. Şehrin otantik pazar alanları halen aktif olarak kullanılıyor.
Yazımı
hazırlarken https://whc.unesco.org/en/list/1544/documents/ sitesine girip dökümanları taradım. İlginç
bir bilgi vardı. İran 2015-2020 arasında yaklaşık 10 milyon turistin ülkesine
geleceğini tahmin ediyor ve bu turistin sadece % 3,5 luk bir kısmının YEZD’ i
ziyaret edeceği bildiriliyor. Yani YEZD sokaklarında gezen şanslı, az turistten
biriydim. YEZD kesinlikle ziyaret edilmesi gereken bir bölge, neden siz de Baharat
ve İpek Yolu’nun parçası olan bu bölgeyi ziyaret eden ayrıcalıklı turistlerden
olmayasınız…..
Yezd’in
meşhur bacalarından biri……
Detaylar
detaylar…..
Bacalar
bacalar….
Devam…….
Kerpiçten
yapılmış tuğla ile estetiğin buluşması…..
Yezd’de
ev ziyareti yapabilmeyi istedim, ama böyle bir şansım olmadı. O kapının ardında
sohbet etmek, hikayeler filan…..
Defalarca
tadilat görmüştür, ama gene de yaya yolunun estetiği pek güzel….
Elektriğin
olmadığı dönemde, bu sokaklarda akşam meşale ile mi geziyorlardı acaba?
En
basit formuyla bile kerpiç tuğla ilginç bir materyal…Merak ettim, yağmurdan
nasıl koruyorlar acaba? Çöl iklimi var buralarda ama gene de bu malzeme nasıl
sağlam kalıyor acaba? Bakımı nasıl yapılır ki?
Sanat
atölyesine döndürülmüş hediyelik eşya mağazası….
Yezd’in
delikanlıları…..
My
Fair Lady filmini hatırlattı bana, film karakterinden yegane farkı bu küçük
hanım naif, çok tatlı…
UNESCO’nun
tanıtım raporunda ısrarla yazdığı gibi hala aktif olan çarşılardan bir tanesi…..
Fotoğrafı
gruptaki fotoğraf tutkunu arkadaşımız Serdar Yıldız Bey çekti. Yezd’in küçük
sakini çok tatlılar….
AMİR ÇAKMAK KOMPLEKSİ
Amir
Çakmak Kompleksi…..
Muharrem
ayında kullanılan ahşaptan yapılmış palm denen yapı….
Amir Çakmak Kompleksi heykelleri ve Yezd’in bacaları….
Genel
görüntü…..
CUMA MESCİDİ
Yezd
Cuma Mescidi, bu yolun arkada kalan kısmında ise saat kulesi var.
Cuma
mescidi mihrabı, çini işlemeleri gerçekten çok güzel…..
Mescidin
köşe tavanı. Kufi tekniği ile “Allah” yazısını işlemişler çinilerle. Caminin
tavan ve duvarlarında çok sık tekrarlanıyor ve hatasız, köşeden köşeye nasıl
yapıldığına hayran oluyorsunuz.
Çinilerin
güzelliğinin yorumunu sizlere bırakıyorum….
Cuma
Mescidinin tavanı…….
Tuğla
ve çini birlikteliği. Mavi çini çöl rengi tuğlaya çok yakışıyor.
Hangimizin
evinin girişi böyle basit ve bir o kadar da alımlı dekorasyona sahip…
Cuma
Mescidinin çinileri kadar meşhur ahşap işlemeleri……
KUMAŞ DOKUMA ATÖLYESİ
Avlulu
mimariye sahip evlerden bir tanesi dokuma atölyesi olarak kullanılıyor.
Atölyede ZARİFABİ olarak adlandırılan kalın bir dokuma imal ediliyor. Atölyede
tüm atkı, dizgi ve desenleri ustalar tarafından elle yapılıyor. Dokuma altın,
gümüş, ipek gibi değerli hammaddelerden imal edilmiş iplikler kullanılıyor.
Metresi ortalama 3.000,- USD den satılan bu özel dokuma, tahmin edileceği üzere
devlet adamları ve zenginler tarafından talep görüyor. Öyle ya, 3.000,- usd yi
1 metreye vereceğime, dünyanın gitmediğim bir bölgesine giderim ve bir kısmı
ile evlat okuturum. Aman kendimi şanslı hissettim böyle mecburiyetlerim
olmadığı için….. fakir avuntusu demeyin,
alınırım… 😊.
Örneğin
Farah Diba bu tezgahta dokunmuş kumaşları tercih ediyormuş. 1 metre kumaşı
dokumak yaklaşık 1 hafta alıyor dedi usta. 15-20 dakika seyrettim de, 1 sıra
ipliğin işlenmesi gerçekten de 3-5 dakika alıyor.
Elle
yapılan desen kartuşu……
Dokuma
tezgahı…….
Veeeee
metresi 3.000,- usd civarı olan ipek, altın, gümüşden dokuma kumaş…
DEVLET ABAD BAHÇELERİ (DOLAT ABAD)
Adının
bahçe olduğuna bakmayın, aslında Zend Hanedanlığı döneminde 1750 yılında yapılmış
olan bu mimari eser, yazlık ve kışlık iki yerleşkenin içinde olduğu bir ikametgah. İçinde uzun havuzların olduğu,
yemyeşil bir alan. Ayrıca en yüksek havalandırma kulesini de burada
görebilirsiniz. Bahçe dışında gezerken hayli sıcaktı ve bahçe içi ise son derece
serin ve ferah. 70.000 m2 lik alana inşa edilmiş. En çok nar ağaçları hoşuma
gitti. Bildiğiniz meyve tarımı yapılıyor bir yandan da. Tabi ki bu bahçenin
havuzlarına da su 60 km mesafeden, kanallar vasıtası ile getiriliyor. Bir banka
oturup, keyifle çayınızı yudumlamanızı tavsiye ederim, hani püfür püfür derler
ya, çölde serap görmüş gibi oluyorsunuz. Buyurunuz efendim, birkaç fotoğraf bahçeden…..
En
uzun havalandırma bacasının bulunduğu hanedan ailesinin birzamanlar yaşadığı
Yezd’deki sarayın bir bölümü…..
NAÇİZANE TAVSİYELERİM VE KATILMASAM, GÖRMESEM
DE ÖĞRENDİKLERİM
1-Fotoğraf
çekmeye meraklı iseniz, YEZD şehrini geniş açı kadraja alacak şekilde
konumlanırsanız çok güzel kareler yakalayabilirsiniz. Şehrin kerpiç rengi ve
mimari dokusu geniş açı ile alınmış fotoğraflara çok güzel yansıyor.
2-Binaların çatı kısmına çıkıp, şehri
yukarıdan seyretmenizi şiddetle tavsiye ederim.
3-Sokaklarda
insanlar ve özellikle çocukların belgesel niteliğinde karelerini
yakalayabilirsiniz.
4- https://whc.unesco.org/en/list/1544/documents/
sitesine online olup, YEZD için UNESCO’nun hazırladığı dökümanları taramanızı
naçizane tavsiye ederim. Çok güzel bilgiler var.
5-Maceracı
ruha sahipseniz, otelde kalmak istemiyorum diyeniniz varsa; Amir Çakmak
Kompleksinde konuştuğum 2 turist çadırda konaklamak mümkün dediler. Ama detayını
sormadım. Muhtemelen inter-netten bulabilirsiniz.
6-Amir
Çakmak Camisini akşam ışıklandırılmış haliyle mutlaka görün dedi Yezd’te
yaşayanlar, güzel oluyormuş. Turuncu renkli hallerini netten gördüm, galiba
haklılar 😊
7-Şehri
bilmiyorsanız, bir otele girip, harita temin edebilirsiniz. Reklam amaçlı bastırdıkları
haritalarda görülmesi gereken tarihi, turistik alanları zaten işaretliyorlar. Yürüyerek
şehri keşfe çıkabilirsiniz.
8-Yezd’de
1 gece konakladım. Eğer imkanınız varsa en az 2 günü ayırmak gerekir diye
düşünüyorum. Gerçekten şehri adım adım gezmek çok keyifli.
Seven bir arkadaşımın da dediği gibi “güzel şeyler”.
Sevgiyle kalın.
Mürüvet Gündüz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder